İslamın Tek Dili Olan Arapça
İslamın tek egemen dili Arapçanın diğer lisanlar üzerine egemenliği.Arapça lisanının islamın fethettiği ülkelerdeki lisanlar üzerinde, hayat işlerinde genel olarak kullanımdan kaldıracak derecede çok güçlü bir etkisi olmuştur.
Kur'an'ın dili olması ve İslâm'ın anlaşılmasında temel bir parça olmasından dolayı hayattaki işlerin hemen hemen tamamında tek egemen dil Arapça idi. Bu nedenle İslâm'a tamamen inandıktan sonra fethedilen bölgelerde yaşayan halkların bu etkinin güçlenmesinde ortak oldukları görülmüştür. Çünkü Arapça, inandığı ve bağlandığı İslâm dininin bir gereğidir. Bu nedenle Arapça lisanı fethedilen bölgelerdeki dilden ve kültürden etkilenmemiştir. Tam tersine Arapça, fethedilen topraklarda kullanılan ana dili etkileyerek zayıflattı hatta bazılarında ana dil tamamen yok oldu bir kısmında ise yok olmaya yüz tuttu ve İslâm'ın tek dili olan Arapça lisanı hayatta hakim olarak kaldı. Arapça, İslâm Devleti'nin tek resmi dili ve yaygın olan dildir. Arapça; kültür, ilim ve siyaset lisanıdır.
Ancak Arap edebiyatı fethedilen bölgelerde medeni şekillerle (bina vb) bağ bahçe ile köşklerle, denizler ve nehirlerle çeşitli manzaralarla vb karşılaşınca anlamlarını, hayal gücünü, benzetmelerini ve konularını artırdı, geliştirdi ve bunlardan istifade etti. Ancak İslâm ile çelişen fikirlerden etkilenmedi. Bu nedenle İslâm akidesi ile ilgili konularda ve İslâm'la çelişen meselelerde Müslüman edebiyatçıların hiçbirinin etkilenmediği ve onlardan tamamen yüz çevirdiği görülür. Yunan felsefesinin tercüme edilmesine ve Yunan felsefesine önem verilmesine, Yunan edebiyatçılarının birçok ilahı kabul etmelerine, onlara beşeri sıfatlar vermeleri ile ilgili yazılar yazmalarına rağmen bunların hiçbiri, Müslümanlarca hiçbir şekilde revaç bulmadı ve kabul görmedi. Hatta onlara kesinlikle dönüp bakmadılar bile.
Evet, bazı şahısların İslâm kültürüne uymayan bir takım davranışlarda bulunduğu, birtakım edebiyatçı, şair ve erotik konuları işleyenlerin İslâm'ın kabul etmediği anlamları kullandıkları doğrudur. Ancak bunlar İslâm toplumu içerisinde anılmayacak kadar azınlıkta kalmış kimselerdir. Bunların ortaya koydukları edebi eserlerde İslâm'ın yasakladığı şeylerin etkisi görülse de bu etki, İslâm kültürünü etkileyebilecek bir durumda olmamıştır. Bilakis İslâm kültürü, Arap edebiyatı ve Arapça lisanı şaibelerden arınmış bir halde eğemenliğine devam etmiştir.(alıntı)
Kur'an'ın dili olması ve İslâm'ın anlaşılmasında temel bir parça olmasından dolayı hayattaki işlerin hemen hemen tamamında tek egemen dil Arapça idi. Bu nedenle İslâm'a tamamen inandıktan sonra fethedilen bölgelerde yaşayan halkların bu etkinin güçlenmesinde ortak oldukları görülmüştür. Çünkü Arapça, inandığı ve bağlandığı İslâm dininin bir gereğidir. Bu nedenle Arapça lisanı fethedilen bölgelerdeki dilden ve kültürden etkilenmemiştir. Tam tersine Arapça, fethedilen topraklarda kullanılan ana dili etkileyerek zayıflattı hatta bazılarında ana dil tamamen yok oldu bir kısmında ise yok olmaya yüz tuttu ve İslâm'ın tek dili olan Arapça lisanı hayatta hakim olarak kaldı. Arapça, İslâm Devleti'nin tek resmi dili ve yaygın olan dildir. Arapça; kültür, ilim ve siyaset lisanıdır.
Ancak Arap edebiyatı fethedilen bölgelerde medeni şekillerle (bina vb) bağ bahçe ile köşklerle, denizler ve nehirlerle çeşitli manzaralarla vb karşılaşınca anlamlarını, hayal gücünü, benzetmelerini ve konularını artırdı, geliştirdi ve bunlardan istifade etti. Ancak İslâm ile çelişen fikirlerden etkilenmedi. Bu nedenle İslâm akidesi ile ilgili konularda ve İslâm'la çelişen meselelerde Müslüman edebiyatçıların hiçbirinin etkilenmediği ve onlardan tamamen yüz çevirdiği görülür. Yunan felsefesinin tercüme edilmesine ve Yunan felsefesine önem verilmesine, Yunan edebiyatçılarının birçok ilahı kabul etmelerine, onlara beşeri sıfatlar vermeleri ile ilgili yazılar yazmalarına rağmen bunların hiçbiri, Müslümanlarca hiçbir şekilde revaç bulmadı ve kabul görmedi. Hatta onlara kesinlikle dönüp bakmadılar bile.
Evet, bazı şahısların İslâm kültürüne uymayan bir takım davranışlarda bulunduğu, birtakım edebiyatçı, şair ve erotik konuları işleyenlerin İslâm'ın kabul etmediği anlamları kullandıkları doğrudur. Ancak bunlar İslâm toplumu içerisinde anılmayacak kadar azınlıkta kalmış kimselerdir. Bunların ortaya koydukları edebi eserlerde İslâm'ın yasakladığı şeylerin etkisi görülse de bu etki, İslâm kültürünü etkileyebilecek bir durumda olmamıştır. Bilakis İslâm kültürü, Arap edebiyatı ve Arapça lisanı şaibelerden arınmış bir halde eğemenliğine devam etmiştir.(alıntı)
Konular
- 2023 Şevval Oruçları Ne Zaman Bitiyor?
- İslamda birlik Ve Beraberlik
- Adağımı Kesmem Gerekir mi?
- Ramazan Aynda Fitre Nasıl verilir?
- Göbek Bağı Gömülmeli midir?
- Habil İle Kabil ve İlk Cinayet
- Zilhicce Nedir?
- 2023 Zilhicce (kurban) Oruçları Ne Zaman Başlıyor?
- Uhud Şavaşını Kaybetmenin sebepleri nelerdir?
- 2022 Kurban Bayramı Ne zaman?
- 2022 Büyükbaş ve küçükbaş Kurbanlık Fiyatları Ne Kadar?
- Veli olmadan gelin ve damat kendi kendine şahitlik yaparsa
- Kurban Kesmenin Amacı nedir?
- Zammı Sureler Nasıl Okunur?
- Arafatta Hangi Dualar Okunur?
- Doğum Yapan kadın Günahlarından Arınır Sözü Ne Kadar Doğrudur?
- İmsak Bittikten Sonra Su İçmek Orucu Bozar mı?
- Sahurda Niyet Edilmezse Oruç Kabul Olur mu?
- Sahurda İmsak Bittikten Sonra Yemek Orucu Bozar mı?
- Diş Plağı Orucu Bozar mı?
- Fitre Verirken Her Kimse İçin Ayrı Niyet Şart mıdır?
- Fitre Vermek Vacip midir?
- Fitre Verirken Niyet Etmek Şart Mıdır?
- 2 Talak Vererek Boşamada Hükümler
- Öpmek Orucu Bozar mı?
- Ezan Okunurken Yemek İçmek Caiz Midir?
- Kürtaj Olduktan Sonra Oruç Tutabilir miyim?
- Fitre Alan Kişi Fitre Namazı Kılar Mı?
- Ramazanda Yarım Kalan Hatimler Hakkında
- TV yada İnternetten Hatim Olur mu?