İslam Öncesi Eski Mezapotamya Dinleri(Sümer-Asur-Babilon)

İslam öncesi Mezapotamya dinnleri hakkında bilgi verirmisiniz*
Eski Mezepotamya'da ilk medeniyet, çivi yazısının mucitleri olan Asya kökenli Sümerlere aittir. M.O ikibinden itibaren ortaya çıkmaya başlayan Sümer kültüründe dinin ol­dukça önemli bir yeri vardı. Dini inançları büyük oranda Kozmolojilerinde ortaya çıkar. Sümerler evreni iki ana kısma ayırmışlardı: Gök (an) ve Yer (ki). Yeryüzü etrafı ve üzeri sularla kaplı düz bir tepsi şeklindeydi. Evren, başlangıçta varolan bir "ilk su"dan yaratılmıştı.

Bununla birlikte bu yaratılış exnihilo (yoktan yaratılış) şeklinde ol­mayıp, sonsuzdan beri gelen bir ilk maddenin (su) düzenlenişi şeklinde düşünülmelidir. Güneş, ay, yıldızlar gökyüzüne asılı olarak bulunan küçük gök cisimleridir ve hepsi de bir ilâh pozisyonundadır.
En gözde tanrıları Anu (Gök tanrısı), Enlil (rüzgârların ilâhı) Enki (Yeraltı ilâhı) dir. Enki'nin bir başka adı da Ea'dır. Ea bir anlamda tüm evrenin düzenlenişini sağlayan bilgilerin de tanrısıdır. Cennet ve cehennem inançları net olmasa bile bu kavramların onlar arasında yaygın olduğu bi­linmektedir. Sümerlilere göre cennet, ölümden sonra ruhların gittiği Dilmun adında bir adadır. Bu hayali adada hastalık, sıkıntı ve ölüm yoktur. Cehennem konusundaki tasvirler ise azdır.
Sümerlerden bize çok sayıda efsane kalmıştır. Bu ef­sanelerin ortak özelliği insanın Ölümlü ve çaresiz olduğunu vurgulamalarıdır. Tüm sümer efsaneleri insanın ölümlü oluşu konusunda yoğunlaşır. En bildik Sümer efsanesi Tu-fan efsanesidir. Bu efsanede Gılgamış adında bir kahra­manın bir gemi yaparak yeryüzünü saran tufandan nasıl kurtulduğu anlatılmaktadır. İnsanın bu hayatta asla ölümsüz olamayacağı Gılgamış hikâyesinin ana konusudur.
M.Ö. ikibinde Sümer krallığına son veren Semitik kökenli Akkadlar Mezepotamya'da egemenliği ele geçirdiler. Kendi lokal ilahlarını ve kozmolojik inançlarını sürdürdülerse de çoğunlukla Sümer inançlarını benimsediler. Asur ve Babilonyalılar da Akkadların soyundan gelen milletler olarak aynı geleneği sürdürdüler. Bununla birlikte Semilikte halkların kendilerine ait dini inançları da mevcuttu. Önce Akkadlarca sonra Asur Babilonyalılarca kabul edilen tanrı Marduk Semitik kökenlidir. Bir anlamda bereket ilahı olan Marduk adına düzenlenmiş çok sayıda ritüel vardı. Ayrıca Sâmî lerin Enuma Eliş adı verilen kozmolojik konulan içeren mitosları da önemlidir.
Eski Mezopotamyalıların dini inançlarında dikkati çeken nokta, kainatın sudan yaratılmış olduğu düşüncesidir ki, bu düşünce Kur'an'da su ile ilgili âyetlere paralellik arzeder.
"Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri peşinden gelmesinde, insanlara fayda ver­en şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten indirip de ölü haldeki toprağı canlandıran suda, yeryüzünde her türlü canlıyı yaymasında, rüzgârları, yer ile gök arasında emre hazır bekleyen hdutları yönlendir­mesinde, düşünen bir toplum için (Allah'ın varlığını ve bir­liğini isbatlayan)birçokdeliller vardır." (ei-Bakara2/164).
"Allah her canlıyı sudan yarattı, işte bunlardan kimi karnı üstünde sürünür. Kimi iki ayağı üstünde yürür. Kimi dört ayağı üstünde yürür... Allah dilediğini yaratır. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir" (ci-Nûr24/45).
"Göklerle yer bitişik bir halde iken bizim onları birbirinden kopardığımızı ve her canlı nesneyi sudan yarattığımızı görüp düşünmediler mi inkar edenler? Buna rağmen yine de onlar acaba inanmazlar mı?" (Enbiya 21/30).