ZİKRİN FAZİLETİ

Zikrin faziletleri nelerdir? adabı nedir? nasıl yapılmalıdır?



قال رسول الله صلى الله عليه و سلم:
اَلاَ اُنَبـِّأُكُمْ بِخَيْرِ اَعْمَالِكُمْ وَ اَذْكَاهَا عِنْدَ مَلِيكِكُمْ وَ اَرْفَعِهَا فِي دَرَجاَتِكُمْ وَ خَيْرٍ لَكُمْ مِنْ اِنْفَاقِ الذَّهَبِ وَ الْوَرِقِ وَ خَيْرٍ لَكُمْ مِنْ اَنْ تُلْقُو عَدُوَّكُمْ فَتَضْرِبُو اَعْنَاقِكُمْ وَ يَضْرِبُو اَعْنَاقَكُمْ ذِكْرُ اللهِ

Resülüllah s.a.v. buyurdular:
Sizi rabbinizin ve mâlikinizin nezdinde nezih tutacak ve onun katında derecenizi yükseltecek, onun uğrunda altın ve gümüş tasadduk etmekten daha hayırlı, düşmanlarınızla karşılaşıp da siz onların boyunlarını onlar da sizlerin boyunlarınızı vurmanızdan da daha hayırlı bir amel haber vereyim mi?
O amel Allah’ı zikretmektir.

قال رسول الله صلى الله عليه و سلم
اُهْجِرِ الْمَعَاصِىَ فَاِنَّهاَ اَفْضَلُ الْهِجْرَةِ وَ حَافِظِى عَلَى الْفَرَائِضِ فَاِنَّهَا اَفْضَلُ الْجِهَادِ وَ اَكْثَرِى مِنْ ذِكْرِ اللهِ فَاِنَّكَ لاَ تَأتِينَ اللهَ بـِشَيْئٍ اَحَبُّ اِلَيْهِ مِنْ كَثْرَةِ ذِكْرِهِ

Resülüllah s.a.v. buyurdular:
Allah’a isyandan uzaklaşın . Şüphesiz bu hicretin en efdalidir. Farzlara devam edin . Zira bu Cihadın en efdalidir. Allah’ı zikretmeyi çoğaltın. Gerçekten Allahı çok zikirden daha sevgili bir şeyle Allah’a gidemezsiniz.
قال رسول الله صلى الله عليه و سلم عَلَى اَدُلُّكُمْ عَلَى قَوْمٍ اَفْضَلُ غَنِيمَةً وَ اَسْرَعُ رِجْعَةً قَوْمٌ شَهَدُو صَلاَةَ الصُّبْحِ ثُمَّ جَلَسُو يَذْكُرُونَ اللهَ حَتَّى طَلَعَتِ الشَّمْسُ اُولَئِكَ اَسْرَعُ رِجْعَةً وَ اَفْضَلُ غَنِيمَةً
Resülüllah s.a.v. buyurdular:
Ric’atin en serisi ve ganimetin en efdaline nail olan bir cemaat göstereyim mi ?
Bir cemaat ki, sabah namazını cemaatle kıldıktan sonra, topluca oturup güneş doğuncaya kadar Allah’ı zekrederler. İşte bunlar, ric’atin en süratlisi ve ganimetin en efdaline nail olmuşlardır.
قال رسول الله صلى الله عليه و سلم اَلذِّكْرُ نِعْمَةٌ مِنَ اللهِ فَاَدُّو شُكْرَهَا
Resülüllah s.a.v. buyurdular:
Zikir, Allah’ın kulları için verilen bir nimetidir. O nimetin şükrünü eda ediniz.

قال رسول الله صلى الله عليه و سلم خَيْرُ اْلاَصْحَابِ صَاحِبٌ اِذَا ذَكَرْتَ الله َ اَعَانَكَ وَ اِذَا نَسِيتَ ذَكَّرَكَ

Arkadaşların en hayırlısı , sen Allah’ı zikrettiğin zaman sana yardım eden, unuttuğun zaman da sana hatırlatandır.

قال رسول الله صلى الله عليه و سلم اَفْضَلُ الرِّبَاطِ اَلصَّلاَةُ بَعْدَ الصَّلاَةِ وَ لُزُومِ مَجَالِسَ الذِّكْرِ
Resülüllah s.a.v. buyurdular:
Rıbatın (gözcülüğün ve rabıtanın) en faziletlisi namazdan sonra namaz gözlemektir. Ve zikir meclislerinin lüzumlu oluşudur.

قال رسول الله صلى الله عليه و سلم اَكْثِرُوا الذِّكْرَ عَلَى كُلِّ حَالٍ فَاِنَّهُ لَيْسَ عَمَلٌ اَحَبُّ اِلَى اللهِ وَلاَ اَنْجَى بَعْدَهُ مِنْ ذِكْرِاللهِ فِى الدُّنْيَا وَاْلآخِرَةِ
Resülüllah s.a.v. buyurdular:
“Her halde zikri çoğaltın. Çünkü Allah katında zikirden daha sevimli bir amel yoktur. Dünya ve ahıret azabından Allah’ı zikirden daha kurtarıcı bir amel yoktur.”

قال رسول الله صلى الله عليه و سلم اَكْثِرُو ذِكْرَ اللهِ حَتَّى يَقُولَ الْمُنَافِقُونَ اَنَّكُمْ مُرَااُونَ
Resülüllah s.a.v. buyurdular:
“Allh’ı zikri çoğaltın. Ta ki münâfıklar, gerçekten siz münafıksınız deyinceye kadar...”

قال رسول الله صلى الله عليه و سلم اَشْرَافُ اُمَّتِى حَمَلَةُ الْقُرْآنِ وَ اَصْحَابُ الَّيْلِ
Ümmetimin en şereflisi Kur’anı kerimi (lafızları, manası ve ameliyle) yüklenenler ve gece eshabıdır (gece ibadet edenlerdir).

قال رسول الله صلى الله عليه و سلم اَذَا مَرَرْتُمْ بـِريَاضِ الْجَنَّةِ فَارْتَعُوا قَالُو وَمَا رِيَاضُ الْجَنَّةِ يَا رَسُولَ اللهِ قَالَ حَلقُ الذِّكْرِ
Resülüllah s.a.v. buyurdular:
-“Cennet bahçelerine uğradığınız zaman oranın yiyeceklerinden yiyiniz.” Eshab:
-“Cennet bahçeleri nedir ey Allah’ın resülü ? diye sordular. O da :
-“Zikir halkasıdır” buyurdular.

Zikrullah Şeytanı Çarpar

Denildi ki: Zikir kalbe yerleştiği zaman, şeytan eğer o kişiye yaklaşırsa, şeytanın çarptığı insanın bağırması gibi şeytan da çarpılır ve bağırır.
Bütün şeytanlar onun başına toplanırlar. Ve:
-"Buna ne oldu?" diye sorarlar.
-"Bunu insan çarptı" derler.

Bir Hikâye (Zikirde gevşeklik)
Büyüklerden biri anlatıyor:
Bana ormanlıkta Allâh-ü Teâlâ Hazretleri’ni zikreden bir zâtı vasfettiler. Onu görmeye gittim. Yanına vardım.
Bir de ne göreyim, büyük bir yırtıcı hayvan gelip ona pençesiyle bir darbe vurup etinden bir parça kopardı.
O anda o da ben de baygınlık geçirdik…. Ayılınca ona:
-"Bu ne hâl?" diye sordum. O:
-"Allâh-ü Teâlâ hazretleri bu canavarı bana musallat etti. Her ne zaman benden bir gevşeklik peyda olsa, gördüğün gibi, bu canavar bana saldırır ve etimden bir şeyler koparır!" dedi.
Allâhü Teâlâ Hazretleri bizleri ve sizleri yakîn derecesine ulaştırsın. Bizleri temkîn makâmı ile müşerref kılsın. Bizlere her vakit zikrin tadını tattırsın. Bizleri bütün salih kullarıyla birlikte mânevî cennetlerine koysun! Ecmeîn! Amin..

Zikir Halkaları

Hadis-i şerifte buyuruldu:

إنَّ لِلّهِ سَيّارَةٌ مِنَ الْمَلَائِكَةِ يَطْلِبُونَ حَلَقَ الذِّكْرِ فَاِذَا أَتَوْا عَلَيْهِمْ حَفّوا بـِهِمْ ثُمَّ بَعَثُوا رَائِدَهُمْ إلَى السَّماَءِ إلَى رَبِّ الْعِزَّةِ تَبَارَكَ وَتَعَالَى فَيَقُولُونَ
رَبَّنَا آتِينَا عَلَى عِبَادٍ مِنْ عِبَادِكَ يَعْظِمُونَ آلائِكَ وَيَتْلُونَ كِتَابَكَ وَيُصَلُّونَ عَلَى نَبـِيِّكَ مُحَمَّدٍ صَلى الله عليه وسلم وَيَسْأَلُونَكَ ِلآخِرَتِهِمْ وَدُنْيَاهُمْ فَيَقُولُ الله تَبَارَكَ وَتَعَالَى :غَشُّوهُمْ رَحْمَتِي فَهُمْ الْجُلَسَاء لَا يَشْقِى بـِهِمْ جَلِيسُهُمْ

-"Allâhü Teâlâ hazretlerinin meleklerinden gezginleri vardır. (Onlar) zikir halkalarını ararlar. Zikir yapanlara geldiklerinde de, onları kuşatırlar. Sonra başkanlarını semâya, Rabbül izze Tebâreke ve Teâlâ hazretlerine gönderirler ve derler ki:
-"Ey Rabbimiz! Senin kullarından bazı kullarını gördük, üzerlerine vardık! Onlar;
1- Senin nimetlerine tazim ediyorlar,
2- Kitabını okuyorlar,
3- Senin nebin (s.a.v.) hazretlerinin üzerine salât-ü selâm okuyorlar.
4- Âhiretleri için sana dua ediyorlar,
5- Dünyaları için senden istekte bulunuyorlar.
Allâhü Tebâreke Teâlâ hazretleri buyurur:
-"Rahmetimle onları kaplayın, kuşatın, sarın! Onlar öyle değerli meclislerine katılan kişilerdir ki, onların meclislerine katılan (onların zikir ve hatim halkalarına) oturanlar onların sebebiyle (bir daha asla) şakî olmaz…."
روي:
ان النبي صلى الله عليه وسلم بعث بعثاً إلى نجد فغنوا وأسرعوا وقال رجل:
ما رأينا بعثاً أفضل غنيمة وأسرع رجعة فقال النبي صلى الله عليه وسلم:
ألاَ أَدُلُّكُمْ عَلَى قَوْمٍ أَفْضَل غَنِيمَةٍ وَأَسْرَعُ رِجْعَة اَلَّذِينَ شَهِدُوا صَلاةَ الصُّبْحِ ثُمَّ جَلَسُوا يَذْكُرُونَ اللهَ حَتَّى تَطْلِعَ الشَّمْسُ ثُمَّ يُصَلُّونَ رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ يَرْجِعُونَ إلَى أهَالِيهِمْ
وَهِيَ صَلاَةُ اْلإشْرَاق وَهُوَ أَوَّلُ وَقْتِ الضُّحَى وَذَلِكَ أَنْ تَطْلِعَ الشَّمْس وَيُصَلِّى رَكْعَتَيْنِ كَانَتْ كَأَجْرِ حَجَّةٍ وَعُمْرَةٍ تَامَّةٍ تَامَّةٍ تَامَّةٍ


Ganimet...

Rivâyet olundu:
Efendimiz (s.a.v.) hazretleri Necd (bölgesine) bir müfreze gönderdi. Onlar, ganimetlerle süratli bir şekilde döndüler. Adamın biri;
-"Biz bunlardan daha süratli ve bol ganimetle dönen daha faziletli müfreze görmedik!" dedi. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v.) hazretleri;
-"Ben size daha faziletli ganimetle ve daha süratli dönen kavmi haber vereyim mi? (Onlar) o kimseler ki, sabah namazına şahid olup (onu cemaat ile kılarlar). Sonra otururlar. Ta güneş doğuncaya kadar, Allâhü Teâlâ hazretlerini zikrederler. Sonra kalkıp iki rek'at (nafile namaz) kılarlar. Sonra ailelerine dönerler…."
Bu kılınan iki rek'at namaz, "İşrâk namazı"dır. Bunun vakti duha vaktinin ilk girdiği ândır. Bu da güneşin (tam) doğmasından (45 dakika geçmesinden) sonra, iki rek'at namaz kılınır.
…"Bunun sevabı, hac ve umre ecri gibidir. Tam tam tam…"

İstekler için
قال رسول الله صلى الله تعالى عليه و سلم
اُذْكُرُوا الله َفَاِنَّهُ عَوْنٌ لَكَ عَلَى مَا تَطْلُبُ
Resülüllah sallallahü aleyhi ve Sellem buyurdular:
“Allahı zikrediniz. Zira Allah’ı zikretmek isteklerinizin yerine gelmesine yardımcıdır.

Uykudan uyanınca
قال رسول الله صلى الله تعالى عليه و سلم
اِذَااسْتَيْقَظَ اَحَدُكُمْ فَلْيَقُلْ اَلْحَمْدُ ِلله ِالَّذِى رَدَّ عَلَىَّ رُوحِى وَعَافَانِى فِى جَسَدِى وَاَذِنَ لِى بـِذِكْرِهِ
Resülüllah sallallahü aleyhi ve Sellem buyurdular:
“Sizden herhangi biriniz uykudan uyandığı zaman, Elhamdü lillahillezî redde aleyye rûhî ve âfânî fi cesedî ve ezine lî bi zikrihî= diye dua etsin. Manası: O Allah’a hamdolsun ki ruhumu bana iade etti, bedenime afiyet verdi. Zatını zikretmeye bana izin verdi.” desin.

Zikir ehli sebebiyle
قال رسول الله صلى الله تعالى عليه و سلم
اِذَا اَرَادَالله ُ بـِقَوْمٍ عَاهَةً نَظَرَ اِلَى اَهْلِ الْمَسَا جِدَ فَصَرَفَ عَنْهُمْ

Resülüllah sallallahü aleyhi ve Sellem buyurdular:
“Allah bir millete azab etmeyi istediği zaman mescit ehline (zikir ve ibadet edenlere) bakar da o azabı o milletten uzak kılar.”






6- Gök gürleyince....

قال رسول الله صلى الله تعالى عليه و سلم
اِذَا سَمِعْتُمُ الرَّعْدَ فَاذْكُرُواللهَ فَاِنَّهُ لاَيُصِيبُ ذَاكِرًا
Resülüllah sallallahü aleyhi ve Sellem buyurdular:
“Gök gürlediğini işittiğiniz zaman Allah’ı zikrediniz. Zira o zaman zikredenlere göklerden gelen zarar gelmez.”

7- Yemeği hazım için
قال رسول الله صلى الله تعالى عليه و سلم
اَذِيبُوا طَعَامَكُمْ بـِذِكْرِاللهِ وَالصَّلاَةِ وَلاَتَنَامُو عَلَيْهِ فَتَقَسُوا قُلُوبُكُمْ
Resülüllah sallallahü aleyhi ve Sellem buyurdular:
“Yemeği yediğiniz zaman onu Allah’ı zikir ve namazla eritiniz. Yemekten sonra hemen uyursanız kalbiniz katılaşır.”

8- Amellerin en doğrusu

قال رسول الله صلى الله تعالى عليه و سلم
اَسَدُاْلاَعْمَالِ ثَلاَثَةٌ ذِكْرُاللهِ عَلَى كُلِّ حَالٍ وَاْلاِنْصَافُ مِنْ نَفْسِكَ وَمَوَاسَاةُ اْلاَخِ
Resülüllah sallallahü aleyhi ve Sellem buyurdular:
“Amellerin en doğrusu üçtür:
1- Her haliyle Allah’ı zikretmek.
2- Nefsine insaf etmek.
3- Kardeşini islah etmek.”

9- İnsanların en üstünü
قال رسول الله صلى الله تعالى عليه و سلم
اَعْظَمُ النَّاسِ دَرَجَةً اَلذَّاكِرُونَ اللهَ كَثِيرًا
Resülüllah (s.a.v.) Efendimize soruldu:
-Ya resülellah! Ahırette derece bakımından insanların en üstünü kimlerdir?
Efendimiz buyurdular:
-“İnsanların derece bakımından en büyüğü Allah’ı çok çok zikredenidir.”
...........................

10- Cennet ehilinin 7 alameti

Cennet ehlinin (dünyada) 7 alameti vardır:
1- Güler yüzlü,
2-Çok namazlı,
3- Kalbi korkulu,
4-Dili zikirli,
5-Eli cömert,
6-Orucu tam ,
7-Her müslümana selam vermek.

11- Gece zikri
قال رسول الله صلى الله تعالى عليه و سلم
اَقْرَبُ مَايَكُونُ الرَّبُّ مِنَ الْعَبْدِ فِى جَوْفِ اللَّيْلِ اْلآخِرِ فَاِنِ اسْتَطَعْتَ اَنْ تَكُونَ مِمَّنْ يَذْكُرُ اللهَ فِى تِلْكَ السَّاعَةِ فَكُنْ
Resülüllah sallallahü aleyhi ve Sellem buyurdular:
“Alemlerin rabbi , kuluna , gecenin yarısından sonraki kısmında daha yakındır. O saatte kalkıp zikretmeye kimin gücü yeterse zikretsin”

12-Allah’la beraber olmak
قال رسول الله صلى الله تعالى عليه و سلم
اِنَّ اللهَ يَقُولُ اَنَا مَعَ عَبْدِى مَاذَكَرَنِى وَمَاتَحَرَّكَتْ بـِى شَفَتَاهُ
Resülüllah Efendimiz Cenabı Haktan naklen buyurdu:
“Kulumun dudakları hareket ederek beni andıkça dili beni zikrettikçe kulumla beraberim”

13-Gök ehlini aydınlatan
قال رسول الله صلى الله تعالى عليه و سلم
اِنَّ الْبَيْتَ الَّذِى يُذْكَرُ اللهُ فِيهِ لَيَضُئُ لِاَهْلِ السَّماَءِ كَمَا تَضُئُ النُّجُومُ ِلاَهْلِ اْلاَرْضِ
Resülüllah sallallahü aleyhi ve Sellem buyurdular:
“Her hangi bir ev ki o evde Allah zikredilir, yıldızların gök yüzündekileri aydınlattığı gibi o ev de gök ehlini aydınlatır.”

14- Zikir ehli
قال رسول الله صلى الله تعالى عليه و سلم
كُفُّوا عَنْ اَهْلِ لاَ اçÆَ اِلاَّ الله لاَتُكَفِّرُوهُمْ بـِذَنْبٍ فَمَنْ اَكْفَرَ اَهْلَ لاَ اِçÆ اِلاَّاللهُ فَهُوَاِلَى الْكُفْرِ اَقْرَبُ
Resülüllah sallallahü aleyhi ve Sellem buyurdular:
“Lâ ilâhe illallah, ehline düşmanlıktan uzak olun. Onlara günah isnat etmeyin. Kim günahsız bir “Lâ ilâhe illallah” ehlini küfürle itham ederse o kimse küfre daha yakındır.”
15-Sabah ve İkindiden sonra zikir
قال رسول الله صلى الله تعالى عليه و سلم
لَاَنْ اَذْكُرَ اللهَ مَعَ قَوْمٍ بَعْدَ صَلٰوةِ الْفَجْرِ اِلَى طُلُوعِ الشَّمْسِ اَحَبُّ اِلَىَّ مِنَ الدُّنْيَا وَ مَا فِيهَا وَلَاَنْ اَذْكُرَ اللهَ مَعَ قَوْمٍ بَعْدَ صَلٰوةِ الْعَصْرِ اِلَى اَنْ تَغِيبَ الشَّمْسُ اَحَبُّ اِلَىَّ مِنَ الدُّنْيَا وَ مَا فِيهَا
Resülüllah sallallahü aleyhi ve Sellem buyurdular:
“Vallahi Sabah namazından sonra güneş doğana kadar cemaatle beraber Allah’ı zikretmem bana dünyadan ve dünyadakilerden daha sevgilidir. Yine ikindi namazından sonra güneş batana kadar cemaatle beraber, Allah’ı zikretmem bence dünyadan ve dünyadakilerden daha hayırlıdır.”

16- Cennet ehlinin hasreti
قال رسول الله صلى الله تعالى عليه و سلم
لَيْسَ يَتَحَسَّرُ اَهْلُ الْجَنَّةِ عَلَى شَئٍْ اِلاَّ سَاعَةً مَرَّتْ بـِهِمْ لَمْ يَذْكُرُ اللهَ فِيهَا
Resülüllah sallallahü aleyhi ve Sellem buyurdular:
“Cennet ehli cennette sadece bir şeye hasret ederler. O da Allah’ı zikretmeden geçen bir saat.....”

17- Zikir cemaati
قال رسول الله صلى الله تعالى عليه و سلم
اِنِّى رأَيْتُ الرَّحْمَةَ تَنْزِلُ عَلَيْكُمْ فَاَحْبَبْتُ اَنْ اُشَارِكَكُمْ فِيهاَ

Resulüllah s.a.v zikirle meşgul olan bir cemaatin yanından geçerken buyurdular:
“Ben rahmetin üzerinize indiğini gördüm. Ve o rahmete sizinle ortak olmayı istedim.”

18- Zikirsiz yürüyüş
قال رسول الله صلى الله تعالى عليه و سلم
مَا مَشَى اَحَدٌ مَمْشًا لاَ يَذْكُرُ اللهَ اِلاَّ كَانَ عَلَيْهِ مِنَ اللهِ تِرَةً
Resülüllah sallallahü aleyhi ve Sellem buyurdular:
“Allah’ı zikretmeden yapılan hiçbir yürüyüş yoktur ki O yürüyüşü yürüyen kimseye Allah azab ve pişmanlık vermiş olmasın.”

19- İmandan uzaklaşır...

Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor: Resulullah (s.a.v.) buyurdu:
- “Kim Allah’ı çok zikretmezse imandan uzaklaşır.”


20- Üzüntülü anlarda....
قال رسول الله صلى الله تعالى عليه و سلم
اِذَانَزَلَ بـِكُمْ كَرْبٌ اَوْ جَهْدٌ اَوْبَلاَءٌ فَقُولُوااَلله اَلله رَبُّنَا لاَشَرِيكَ لَهُ
Resülüllah sallallahü aleyhi ve Sellem buyurdular:
“Sizin üzerinize gam veya meşakkat veya bela inerse: Allah Allah rabbüna la şeriyke leh=Allah Allah rabbımızdır. Onun eşi ve benzeri yoktur. Deyiniz.

21- Kulumun zannı
قال رسول الله صلى الله تعالى عليه و سلم
يَقُولُ اَنَا عِنْدَ ظَنِّ عَبْدِى بـِى وَ اَناَ مَعَهُ حِينَ يَذْكُرُنِى
Resülüllah sallallahü aleyhi ve Sellem buyurdular:
“Allah, ben kulumun zannetiği gibiyim. Ve beni zikrettikçe onunla beraberim.” Buyurur.
قال رسول الله صلى الله تعالى عليه و سلم
يَرْ حَمُ اللهُ اِبْنَ رَوَاحَةَ اَنَّهُ يُحِبُّ الْمَجَالِسَ الَّتِى تَتَبَاهِى بـِهاَ الْمَلآءِكَةُ
İbni Revaha eshabtan biri ile karşılaşır. Ve keşke rabbimize bir saat bari yüksek bir imanla iman etmiş olsaydık der. O zat da İbni Revaha’nın sözünü bir başka sahabiye anlatır. O bu söze kızar. Resülüllah (s.a.v.) Efendimize:
-Ya resülellah! İbni Revaha’yı görmez misiniz ki sizin imanınızı başkalarının imanına tercih ederek bir saat de olsa sizin imanınıza rağbet etmektedir, der. Resülülah (s.a.v.) de İbni Revaha’yı tasdik mahiyetinde:
-“Allah İbni Revaha’ya rahmet etsin. Çünkü o meleklerin iftihar ettiği meclisleri sever.”
قال رسول الله صلى الله تعالى عليه و سلم
لاَ تُكَثِّرُوا الْكَلاَمَ بـِغَيْرِ ذِكْرِ اللهِ فَاِنَّ كَثْرَةُ الْكَلاَمِ بـِغَيْرِ ذِكْرِ اللهِ قَسْوَةٌ لِلْقَلْبِ وَ اِنَّ اَبْعَدَ النَّاسِ مِنَ اللهِ الْقَلْبُ الْقَاسِى

21- Allah adını anmadan konuşma

Resülüllah sallallahü aleyhi ve Sellem buyurdular:
“Allah’ın adını anmadan çok konuşma yapmayınız. Çünkü Allah’ın adını anmadan çok konuşmak kalbi katılaştırır, gerçekten insanlar içinde Allah’tan en uzak olanlar katı kalbi olanlardır.”

22- Nifaktan kurtuluş
قال رسول الله صلى الله تعالى عليه و سلم مَنْ اَكْثَرَ ذِكْرَ اللهِ فَقَدْ بَرِئَ مِنَ النِّفَاقِ
Resülüllah sallallahü aleyhi ve Sellem buyurdular:
“Kim Allah’ı zikri çoğaltırsa nifaktan kurtulmuş olur.”

23- Sesi yükseltmek...
قال رسول الله صلى الله تعالى عليه و سلم فاِنَّه اَوَّاهٌ
Cabir ( r.a.) anlatıyor:
Bir kimse vardı. Allahı zikrederken sesini çok yükseltirdi. Bunu işiten başka biri,
-Keşke şu adam zikrederken sesini fazla yükseltmeseydi dedi. Bunu duyan Resûlüllah (s.a.v.):
-“O bağrı yanığın biridir, (onun yükses sesle zikretmesinde bir beis yoktur) ” buyurdular.

24- Allah Allah diyen kaldığı müddetçe

قال رسول الله صلى الله تعالى عليه و سلم
لاَ تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى لاَ يُقَالُ فِى اْلاَرْضِ اَلله اَلله
Resülüllah sallallahü aleyhi ve Sellem buyurdular:
“Yeryüzünda Allah Allah diyen kimse bulunduğu müddetçe kıyamet kopmaz.”

25- Yemek için
قال رسول الله صلى الله تعالى عليه و سلم
كُلُّ طَعَامٍ لاَ يُذْكَر اسْمَ اللهِ عَلَيْهِ فَاِنَّمَا هُوَ دَآءٌ وَلاَ بَرَكَةٌ فِيهِ
Resülüllah sallallahü aleyhi ve Sellem buyurdular:
“Allah’ın ismi zikredilmeden yenen her yemek hakikaten vücuda hastalıktır. Onda bereket de yoktur.”


26- Yeryüzünde zikir...
قال رسول الله صلى الله تعالى عليه و سلم
ماَ مِنْ صَبَاحٍ وَلاَ رَوَاحٍ اِلاَّ بُقَاعُ اْلاَرْضِ يُنَادِى بَعْضُهَا بَعْضًا يَا جَارَةُ هَلْ مَرَّ بـِكَ الْيَوْمَ عَبْدٌ صَالِحٌ صَلَّى عَلَيْكَ اَوْ ذَكَرَ اللهَ فَاِنْ قاَلَتْ نَعَمْ رَأتْ اَنَّ لَهَا بـِذَالِكَ فَضْلاً
Resülüllah sallallahü aleyhi ve Sellem buyurdular:
“Hiçbir sabah ve akşam geçmez ki, yeryüzü parçalarından bir kısmı diğer kısmına ey komşu bu gün üzerinde namaz kılan ve Allah’ı zikreden salih bir kul uğradı mı diye nida etmemiş olsun. Nida olunan eğer, “evet uğradı” derse bu durum onun için faziletli olur.”

27- Zikirle meşgul olmak...
قال رسول الله صلى الله تعالى عليه و سلم
يَقُولُ الرَّبُّ مَنْ شَغَلَهُ الْقُرْآنُ وَ ذِكْرَى عَنْ مَسْئَلَتِى اَعْطَيْتُهُ اَفْضَلَ مَا اُعْطِىَ السَّائِلِينَ
Resülüllah sallallahü aleyhi ve Sellem buyurdular:
“Cenâb-ı Hak buyurur: Dünya ve âhıret nimetlerinden isteyene, verilenden daha ziyadesini Kur’anla ve beni zikirle meşgul olana verdim.”
28- Melekleri tavaf eder...
قال رسول الله صلى الله تعالى عليه و سلم
لاَ يَقْعُدُ قُوْمٌ يَذْكُرُونَ اللهَ اِلاَّ حَفَّتْهُمُ الْمَلَآءِكَةُ
Resülüllah sallallahü aleyhi ve Sellem buyurdular:
“Allahı zikretmek için oturan her cemaati bu melekler tavaf eder.”

29- Aralıksız ve devamlı zikir...
قال رسول الله صلى الله تعالى عليه و سلم
سَبَقَ الْمُفَرِّدُونَ الْمُسْتَهْتَرُونَ فِى ذِكْرِ اللهِ يَضَعُ الذِّكْرُ عَنْهُمْ اَثْقَالَهُمْ فَيَأْتُونَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ خِفَافًا
Resülüllah sallallahü aleyhi ve Sellem buyurdular:
“Allah’ı aralıksız zikredenler, ileri gittiler. Onların zikirleri ağırlıklarını giderdi. Ve kıyamet gününe günahlarından arınmış ve hafiflemiş olarak geldiler.”

30- Çok zikreden...
قال رسول الله صلى الله تعالى عليه و سلم
سِيرُو هَذَا جُمْدَانٌ سَبَقَ الْمُفَرِّدُونَ قَالُوو وَ مَا الْمُفَرِّدُونَ يَا رَسُولَ اللهِ قَالَ الذَّاكِرُونَ اللهَ كَثِيرًا وَ الذَّاكِرَاتِ
Resülüllah sallallahü aleyhi ve Sellem:
-“Yürüyünüz. Burası Cümdan’dır. Müferritler ileri gitti.” Buyurunca Sahabeler:
-Onlar kimlerdir ya Resülellah! Dediler. Resülüllah Efendimiz:
-Allah’ı çok çok zikreden erkek ve kadınlardır.” Buyurdular.

31- Hacda zikir...

Ebû Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhisslâtu vesselâm) ilerledi, Mekke'ye girdi. (Doğru Beytullah'a giderek) Haceru'l-Esved'e geldi onu istilâm buyurdu. Sonra Beytullah'ı (yedi şavtta) tavaf etti. (Tavaf tamamlanınca) Safâ tepesine geldi, oradan beytullah'a baktı. Ellerini kaldırıp Allah'ı (tekbir, tehlil, tahmid ve tevhitle zikretmeye başladı ve Allah'ın zikretmesini dilediğince zikretti, dua etti. Bu sırada Ensâr (radıyallahu anhüm) da onun aşağısında (aynı şekilde zikir ve duada bulunuyordu)."

32- Kendi kendine zikir....

Muaz Bin Enes (r.a.) rivayet etti. Resülüllah şöyle buyurdu:
Allahü Teâlâ :
-Bir kul beni, kendi kendine zikrederse ben de onu meleklerimden bir topluluk içinde anarım. O beni bir topluluk içinde zikrederse mutlaka ben de onu mele-i a’lâ’da anarım.

33- Kur’an okuyup ders almak...
Ebû Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Bir grup, Kitâbullah'ı okuyup ondan ders almak üzere Allah'ın evlerinden birinde bir araya gelecek olsalar, mutlaka üzerlerine sekinet iner ve onları Allah'ın rahmeti bürür. Melekler de kanatlarıyla sararlar. Allah, onları, yanında bulunan yüce cemaatte anar"

34- Namaz, oruç ve zikir

Muaz İbnu Enes radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Namaz, oruç ve zikir Allah yolunda infak üzerine yediyüz misli katlanır."

35 – Konuşma hali...

Ebû Hureyre radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Rabbım bana dokuz şey emretti:
- Gizli halde de aleni halde de Allah'tan korkma(mı),
- Öfke ve rıza halinde de adâletli söz (söylememi),
- Fakirlikte de zenginlikte de iktisad (yapmamı),
- Benden kopana da sıla-ı rahm yapmamı,
- Beni mahrum edene de vermemi,
- Bana zulmedeni affetmemi,
- Susma halimin tefekkür olmasını,
- Konuşma halimin zikir olmasını,
- Bakışımın da ibret olmasını,
- Ma'rufu (doğru ve güzel olanı) emretmemi."

36- Zikir ve emri bilma’ruf

Ümmü Habibe radıyallahu anha anlatıyor:
"Resulullah Aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ademoğlu'nun, emr-i bi'l-ma'ruf veya nehy-i ani'l-münker veya Alllahü Teâlâ hazretlerine zikir hariç, bütün sözleri, lehine değil, aleyhinedir.

37- Zikir ve namaz için...

Hz. Ebû Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Müslüman bir kimse, namaz ve zikir için mescidi vatan edindiği (çokca gitmeyi alışkanlık haline getirdiği) zaman Allah'ın onun bu halinden duyduğu sevinç, tıpkı gurbette adamı olan kimselerin onun yanlarına dönmesiyle (kavuşmaktan) duydukları sevinç gibidir."


38- Dilin yaş kalsın

Abdullah bin Büsr rivayet ediyor:
Bir adam resülüllah’a :
-Ya resülellah, İslamın hükümleri çoğaldı. Bana (kolay ve kıymetli) bir şey söyle ona sarılayım, dedi. Resülüllah:
-Dilin Allah’ı zikirden bir an bile kurumasın, buyurdu.

39 – Namazdan sonra...

Abdullah İbnu Amr İbni'l-Âs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor:
"Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"İki haslet veya iki halet -vardır ki onları Müslüman bir kimse (devam üzere) söyleyecek olursa mutlaka cennete girer. Bu iki şey kolaydır. Kim onlarla amel ederse, azdır da... Her (farz) namazdan sonra (en az) on kere tesbih (sübhânallah), (en az) on kere tahmid (elhamdülillah), (en az) on kere tekbir (Allahu ekber) söylemekten ibarettir."
(Abdullah der ki:) "Ben Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın bunları söylerken parmaklarıyla saydığını gördüm. Resülullah devamla buyurdular: "Bunlar beş vakit itibariyle toplam olarak dilde yüzellidir. Mizanda bin beş yüzdür. "İkinci haslet" ise yatağa girince Allah'a yüz kere tesbih, tekbir ve tahmid'de bulunmanızdır. Bu da lisanda yüzdür, mizanda bindir. (Her ikisi toplam iki bin beş yüz eder.)"
Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) sözlerine şöyle bir soru ile devam etti:
"Hanginiz bir günde, gece ve gündüz iki bin beş yüz günah işler?"
"Bunları niye söylemiyelim ey Allah'ın Resülü?" dediler. Şu cevabı verdi:
"Şeytan, namazda iken her birinize gelir: "Şunu şunu hatırla" der, ve namazdan çıkıncaya kadar devam eder. (Bu hatırlatmaların neticesi olarak) kişi bu tesbihleri terk bile eder. Kişi yatağına girince de şeytan ona gelir, (zikir yapmasına imkân vermeden) uyutmaya çalışır ve uyutur da."

40 – Allahı çok zikir....

İbnü Abbas (r.a.) rivayet ediyor:
Resülüllah (s.a.v.) buyurdular:
-Sizden kim, gece ibadet etmekten aciz, malını infak etmekte cimri, düşmanla cihad etmekten korkan ise, Allah’ı çok zikretsin.

41 – Yüksek derecelere....

Ebû saıyd el hudrî (r.a.) rivayet ediyor:
Resülüllah (s.a.v.) buyurdular:
-Bir takım guruplar, dünyada, yayılmış döşekler (halılar) üzerinde Allah’ı zikrederler. Bu zikirleri kendilerini yüksek derecelere ulaştırır.

42- Cennetlik üzülür

Enes (r.a.) rivayet ediyor:
Resülüllah (s.a.v.) buyurdular:
- Şeytan ağzını ademoğlunun kalbine koymuştur. O Allah’ı zikredince Şeytan çekilir. Gaflete düşüp zikri bıraktığı anda kalbini yutar.

43 – Deli deyinceye kadar

Ebû saıyd El Hudrî (r.a.) rivayet ediyor:
Resülüllah (s.a.v.) buyurdular:
-İnsanlar size mecnun (deli) deyinceye kadar Allah’ı çok zikrediniz.

44 – Allah’ın sevinci...

Hz. Ebû Hureyre radıyallahu anh anlatıyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Müslüman bir kimse, namaz ve zikir için mescidi vatan edindiği (çokca gitmeyi alışkanlık haline getirdiği) zaman Allah'ın onun bu halinden duyduğu sevinç, tıpkı gurbette adamı olan kimselerin onun yanlarına dönmesiyle (kavuşmaktan) duydukları sevinç gibidir."

45 – Çok zikir....

Cabir İbnu Abdillah radıyallahu anh anlatıyor:
"Resülüllah aleyhissalatu vesselam (bir gün) bize hitap etti ve dedi ki:
-"Ey insanlar! Ölmezden önce Allah'a tevbe edin. (Musibet hastalık, yaşlılık gibi) ağır meşguliyetlere düşmezden önce salih ameller işlemede acele edin. Çok zikir ederek, gizli ve açık çok sadaka vererek Allah'a karşı üzerinizdeki borcu ödeyin ki bol rızka, ilahi yardıma ve iyi hallere sahip olasınız....

46-En hayırlı amel
قال رسول الله صلى الله عليه و سلم
اَلاَ اُنَبـِّأُكُمْ بِخَيْرِ اَعْمَالِكُمْ وَ اَذْكَاهَا عِنْدَ مَلِيكِكُمْ وَ اَرْفَعهَا فِي دَرَجاَتِكُمْ وَ خَيْر لَكُمْ مِنْ اِنْفَاقِ الذَّهَبِ وَ الْوَرِقِ وَ خَيْر لَكُمْ مِنْ اَنْ تُلْقُو عَدُوَّكُمْ فَتَضْرِبُو اَعْنَاقِكُمْ وَ يَضْرِبُو اَعْنَاقَكُمْ ذِكْرُ اللهِ

Resülüllah ( s.a.v.) buyurdular:
-Sizi rabbinizin ve mâlikinizin nezdinde nezih tutacak ve onun katında derecenizi yükseltecek, onun uğrunda altın ve gümüş tasadduk etmekten daha hayırlı, düşmanlarınızla karşılaşıp da siz onların boyunlarını onlar da sizlerin boyunlarınızı vurmanızdan da daha hayırlı bir amel haber vereyim mi? Eshab:
-Haber ver ya resülellah dediler. Resülüllah sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu:
-O amel Allah’ı zikretmektir.

47- Cihadın en faziletlisi
قال رسول الله صلى الله عليه و سلم
اُهْجِرِ الْمَعَاصِىَ فَاِنَّهاَ اَفْضَلُ الْهِجْرَةِ وَ حَافِظِى عَلَى الْفَرَائِضِ فَاِنَّهَا اَفْضَلُ الْجِهَادِ وَ اَكْثَرِى مِنْ ذِكْرِ اللهِ فَاِنَّكَ لاَ تَأتِينَ اللهَ بـِشَيْئٍ اَحَبُّ اِلَيْهِ مِنْ كَثْرَةِ ذِكْرِهِ
Resülüllah (s.a.v.) buyurdular:
Allah’a isyandan uzaklaşın. Şüphesiz bu hicretin en efdalidir. Farzlara devam edin . Zira bu Cihadın en efdalidir. Allah’ı zikretmeyi çoğaltın. Gerçekten Allahı çok zikirden daha sevgili bir şeyle Allah’a gidemezsiniz.

48- En büyük ecir zikredenin

Muaz (r.a.) rivayet ediyor:
Bir adam Hz. Peygamber (s.a.v.)’e:
- “Allah yolunda savaşların hangisinin ecri daha büyüktür?” diye sordu. Resülüllah (s.a.v.):
- “Allahü Teâlâ’yı en çok zikredenin” buyurdu. Adam:
- “Salihlerin hangisinin ecri daha büyüktür?” dedi. Resülullah (s.a.v.):
- “Allahü Teâlâ’yı en çok zikredenin.” buyurdu. Sonra adam:
- “Namaz kılanların hangisinin ecri daha büyüktür?” dedi.
Resülullah (s.a.v.):
- “Allahü Teâlâ’yı en çok zikredenin.” buyurdu. Sonra adam:
- “Zekat verenlerin hangisinin ecri daha büyüktür?” dedi.
Resülullah (s.a.v.):
- “Allahü Teâlâ’yı en çok zikredenin.” buyurdu. Sonra adam:
- “Haccedenlerin hangisinin ecri daha büyüktür?” dedi. Resülullah (s.a.v.):
- “Allahü Teâlâ’yı en çok zikredenin.” buyurdu.
Bunun üzerine Ebû Bekir (r.a.), Ömer (r.a.)’e:
- “Ey Ebû Hafs! Zikredenler bütün hayırı alıp götürdüler.” deyince,
Resulullah (s.a.v.):
- “Evet, öyle!” buyurdular.

49-Zikir Nimeti

قال رسول الله صلى الله عليه و سلم اَلذِّكْرُ نِعْمَةٌ مِنَ اللهِ فَاَدُّو شُكْرَهَا
Resülüllah (s.a.v.) buyurdular:
Zikir, Allah’ın kulları için verilen bir nimetidir. O nimetin şükrünü eda ediniz.

50- Gizli Zikir

قال رسول الله صلى الله عليه و سلم
اَلذِّكْرُ الَّذِى لاَ تَسْمَعُهُ الْحَفَظَةُ يَزِيدُ عَلَى الذِّكْرِ الَّذِى تَسْمَعُهُ الْحَفَظَةُ سَبْعِينَ ضِعْفًا
Resülüllah (s.a.v.) buyurdular:
Hafaza meleğinin işitip de duyamadığı bir zikir, İşitip de duyduğu zikirden yetmiş kat daha daha ecirlidir.
Feyzülkadirde bu zikrin, zikr-i kalbî olduğu beyan edilmiştir.

51- En hayırlı arkadaş

قال رسول الله صلى الله عليه و سلم
خَيْرُ اْلاَصْحَابِ صَاحِبٌ اِذَا ذَكَرْتَ الله َ اَعَانَكَ وَ اِذَا نَسِيتَ ذَكَّرَكَ
- Arkadaşların en hayırlısı , sen Allah’ı zikrettiğin zaman sana yardım eden, unuttuğun zaman da sana hatırlatandır.
52- Rabıta
قال رسول الله صلى الله عليه و سلم
اَفْضَلُ الرِّبَاطِ اَلصَّلاَةُ بَعْدَ الصَّلاَةِ وَ لُزُومِ مَجَالِسَ الذِّكْرِ
Resülüllah (s.a.v.) buyurdular:
Rıbatın (gözcülüğün ve rabıtanın) en faziletlisi namazdan sonra namazı gözlemektir. Ve zikir meclislerinin lüzumlu oluşudur.

53- Zikri çoğaltın.

قال رسول الله صلى الله عليه و سلم
اَكْثِرُوا الذِّكْرَ عَلَى كُلِّ حَالٍ فَاِنَّهُ لَيْسَ عَمَلٌ اَحَبُّ اِلَى اللهِ وَلاَ اَنْجَى بَعْدَهُ مِنْ ذِكْرِاللهِ فِى الدُّنْيَا وَاْلآخِرَةِ
Resülüllah (s.a.v.) buyurdular:
“Her halde zikri çoğaltın. Çünkü Allah katında zikirden daha sevimli bir amel yoktur. Dünya ve ahıret azabından Allah’ı zikirden daha kurtarıcı bir amel yoktur.”

54- Zikri çoğaltın
قال رسول الله صلى الله عليه و سلم
اَكْثِرُو ذِكْرَ اللهِ حَتَّى يَقُولَ الْمُنَافِقُونَ اَنَّكُمْ مُرَااُونَ
Resülüllah (s.a.v.) buyurdular:
“Allah’ı zikri çoğaltın. Ta ki münâfıklar, gerçekten siz münafıksınız deyinceye kadar...”

55- Gece zikri
قال رسول الله صلى الله عليه و سلم
اَشْرَافُ اُمَّتِى حَمَلَةُ الْقُرْآنِ وَ اَصْحَابُ الَّيْلِ
Ümmetimin en şereflisi Kur’anı kerimi (lafızları, manası ve ameliyle) yüklenenler ve gece eshabıdır (gece ibadet edenlerdir).

56- Cennet bahçeleri
قال رسول الله صلى الله عليه و سلم
اَذَا مَرَرْتُمْ بـِريَاضِ الْجَنَّةِ فَارْتَعُوا قَالُو وَمَا رِيَاضُ الْجَنَّةِ يَا رَسُولَ اللهِ قَالَ حَلِقُ الذِّكْرِ
Resülüllah (s.a.v.) buyurdular:
-“Cennet bahçelerine uğradığınız zaman oranın yiyeceklerinden yiyiniz.” Eshab:
-“Cennet bahçeleri nedir ey Allah’ın resülü ? diye sordular. O da :
-“Zikir halkasıdır” buyurdular.

57- Devamlı zikreden....

Ebû’l-Muharrik (r.a.)’den şöyle rivayet edilmiştir:
Resülüllah (s.a.v.):
-“İsra gecesinde arşın nuru içerisinde kaybolmuş bir adama uğradım, bu kimdir, bu, bir melek midir?” dedim.
- “Hayır!” denildi
- “Bir peygamber midir?” dedim.
- “Hayır!” denildi.
- “Öyle ise o kimdir?” dedim.Cebrail:
- “Bu, düyada iken devamlı Allah’ı zikreden, kalbi mescitlerde olan ve ana babasına küfretmeyen ve onlara asi olmayan bir adamdır.” dedi.

58- Zikreden diridir

Ebû Musa (r.a.) rivayet ediyor: Resulullah (s.a.v.) buyurdu:
-“Allah’ı zikreden kimse ile onu zikretmeyenin benzeri diri ile ölü gibidir.”
59- En büyük ecir zikredenin

Muaz (r.a.) rivayet ediyor:
Bir adam Hz. Peygamber (s.a.v.)’e:
- “Allah yolunda savaşların hangisinin ecri daha büyüktür?” diye sordu. Resülüllah (s.a.v.):
- “Allahü Teala’yı en çok zikredenin” buyurdu. Adam:
- “Salihlerin hangisinin ecri daha büyüktür?” dedi. Resülullah (s.a.v.):
- “Allahü Teala’yı en çok zikredenin.” buyurdu. Sonra adam:
- “Namaz kılanların hangisinin ecri daha büyüktür?” dedi.
Resülullah (s.a.v.):
- “Allahü Teala’yı en çok zikredenin.” buyurdu. Sonra adam:
- “Zekat verenlerin hangisinin ecri daha büyüktür?” dedi.
Resülullah (s.a.v.):
- “Allahü Teala’yı en çok zikredenin.” buyurdu. Sonra adam:
- “Haccedenlerin hangisinin ecri daha büyüktür?” dedi. Resülullah (s.a.v.):
- “Allahü Teala’yı en çok zikredenin.” buyurdu.
Bunun üzerine Ebu Bekir (r.a.), Ömer (r.a.)’e:
- “Ey Ebu Hafs! Zikredenler bütün hayırı alıp götürdüler.” deyince,
Resulullah (s.a.v.):
- “Evet, öyle!” buyurdular.

60- Cennetlik üzülür

Enes (r.a.) rivayet ediyor:
Resülüllah (s.a.v.) buyurdular

- Şeytan ağzını ademoğlunun kalbine koymuştur. O Allah’ı zikredince Şeytan çekilir. Gaflete düşüp zikri bıraktığı anda kalbunu yutar.


(Ruhulbeyan tefsirinden:
Denildi ki: Zikir kalbe yerleştiği zaman, şeytan eğer o kişiye yaklaşırsa, şeytanın çarptığı insanın bağırması gibi şeytan da çarpılır ve bağırır.
Bütün şeytanlar onun başına toplanırlar. Ve:
-"Buna ne oldu?" diye sorarlar.
-"Bunu insan çarptı" derler.

Bir Hikâye (Zikirde gevşeklik)

Bana ormanlıkta Allâh-ü Teâlâ Hazretleri’ni zikreden bir zâtı vasfettiler. Onu görmeye gittim. Yanına vardım.
Bir de ne göreyim, büyük bir yırtıcı hayvan gelip ona pençesiyle bir darbe vurup etinden bir parça kopardı.
O anda o da ben de baygınlık geçirdik…. Ayılınca ona:
-"Bu ne hâl?" diye sordum. O:
-"Allâh-ü Teâlâ hazretleri bu canavarı bana musallat etti. Her ne zaman benden bir gevşeklik peyda olsa, gördüğün gibi, bu canavar bana saldırır ve etimden bir şeyler koparır!" dedi.
Allâh-ü Teâlâ Hazretleri bizleri ve sizleri yakîn derecesine ulaştırsın. Bizleri temkîn makâmı ile müşerref kılsın. Bizlere her vakit zikrin tadını tattırsın. Bizleri bütün salih kullarıyla birlikte mânevî cennetlerine koysun! Ecmeîn! Amin..
Namazın Kazâsı

Başka bir hadis-i şerifte buyuruldu:

أَيُّمَا عَبْدٍ أَوْ أَمَةٍ تَرَكَ صَلاَتَهُ فِي جَهَالَتِهِ فَتَابَ وَنَدِمَ عَلَى تَرْكِهَا فَلْيُصَلِّ يَوْمَ الْجُمُعَةِ بَيْنَ الظُّهْرِ وَالْعَصْرِ اثْنَى عَشَرَةَ رَكْعَةً يَقْرَأُ فِى كُلِّ مِنْهَا الْفَاتِحَةَ وَ آيَةَ الْكُرْسِىِّ وَاْلاِخْلاَصَ وَالْمُعَوَذَتَيْنِ مَرَّةً لاَ يُحَاسِبُهُ اللهُ تَعَالَى يَوْمَ الْقِياَمَةِ وَوَجَدَ صَحِيفَةَ سَيِّئآتِهِ حَسَنَاتٍ
-"Herhangi bir erkek veya kadın kul, cehâleti zamanında namazını terk etmiş ve terk etmiş olduğu namazların üzerine büyük bir pişmanlık duymuşsa; o kul, Cuma günü, öğlen ile ikindi vakti arasında, on iki rek'at namaz kılsın; Her rek'atında;
1- Fatiha,
2- Âyetü'l-Kürsi,
3- İhlâs,
4- Falak,
5- Nas sûrelerini birer kere okursa;
Allâhü Teâlâ hazretleri, kıyâmet günü onu hesâba çekmez. Ve o kişi, kötülük ve günahlarının amel defterinde iyilikler bulur…" Onu "Muhtasaru'l-İhyâ" da zikretti.

Hadis-i Şerifin İncelenmesi

Bu faydaları toplayan bu fakir (Şeyh İsmail Hakkı Bursevî k.s. hazretleri) buyurur:
Bu hadis-i şerif, sahih olması takdirinde bu namazın kazâya kalmış olan bütün namazlarının kazâsı olarak kişiye fayda vermez. (Yani bu namaz, geçmiş bütün namazların kazâsı yerine geçmez…) Bu namaz kulun kazaya kalmış olan bütün kazâ namazlarının yerine nasıl bedel olabilir ki? Zira bu hadis-i şerifin evvelinde tevbe ve pişmanlık zikredildi. Tevbenin şartlarından biri de geçmiş olan namazlarını (ve zekat gibi ibâdetlerini) kazâ etmektir. Az önce zikredildiği gibi…
لاَ يُحَاسِبُهُ اللهُ تَعَالَى يَوْمَ الْقِياَمَةِ "Allâhü Teâlâ hazretleri, kıyâmet günü onu hesâba çekmez." Hadis-i şerifin manâsı , ona:
-"Ey kulum! Sana farz ettiğim namazın vaktini neden geçirdin? Namazı neden te'hîr ettin?" diye sormaz. (Yani namazı geciktirmesinden dolayı hesâba çekilmez; yoksa kılmadığından dolayı değil….) Kişinin kazâya bırakıp, sonradan kıldığı namazlarından dolayı hesaba çekilmemesi, işte şerif namazdan dolayıdır ki, bu namaz, kişinin tevbesini ve özrünü ziyâdesiyle beyân ettiğini te'kîd etmektedir .
Şer-î şerifte (fıkıh kitablarında) tarif ve beyân edildiği üzere; kişi, terk ettiği namazlarından sorguya çekildiği gibi; vaktinden te'hîr ederek kıldığı (kazâ ettiği) namazlarından da (te'hîr etmesinden dolayı) hesaba çekilecektir. İşte beyân (ve tefsirimiz) bazılarına müşkil ve zor gelen meseleyi açıklığa kavuşturmaktadır. İnsanlardan bazıları, Ramazan-ı şerifin son Cumasında, öğlen ile ikindi arasında bir gün ve bir gecelik namazlarını kazâ ediyorlar. Bu tarihte bir gece ve gündüzlük namazlarını kazâ edenlerin kıldıkları kazâ namazları hakikatte sadece o günlük ve gecelik (beş vakit) kazâ namazlarıdır. (Yoksa vaktini geçirmiş oldukları bütün kazâ namazlarının yerine geçmez). Lakin onlar (Ramazan-ı şerifin son Cumasında beş vakit namazlarını kazâ edip, onun bütün kazâ namazlarının yerine geçtiğini sananlar) kendi zanlarında ve keyfiyet hakkında büyük bir yanlışlığın içindedirler.
والله اعلم "Her şeyin doğrusunu en iyi Allâh bilir!"

Günahları Silen Bir Dua

Tergîb ve Terhîb isimli kitapta buyuruldu:
اِنَّهُ جاء رجلٌ إلى رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم فقال:
"وَاذُنُوباهُ وَاذُنُوباهُ! مرّتين أو ثلااثاً، فقال له رسولُ اللّه صلى اللّه عليه وسلم:
"قُلِ اللَّهُمَّ مَغْفِرَتُكَ أوْسَعُ مِنْ ذُنُوبي، وَرَحْمَتُكَ أرْجَى عِنْدِي مِنْ عَمَلي، فقالها، ثم قال:
عُدْ، فعاد، ثم قال:
عُدْ، فعاد، فقال:
قُمْ فَقَدْ غُفِرَ لَكَ
Muhakkak ki Adamın biri Efendimiz (s.a..v) hazretlerine geldi. Ve:
-"Vah benim günahlarıma! Vah benim günahlarıma!" dedi, iki veya üç kere…
Efendimiz (s.a.v.) hazretleri ona şöyle buyurdu:
-"Şöyle dua et:
اللَّهُمَّ مَغْفِرَتُكَ أوْسَعُ مِنْ ذُنُوبي، وَرَحْمَتُكَ أرْجَى عِنْدِي مِنْ عَمَلي
-"Allâhım! Senin mağfiretin benim günahlarımdan daha geniştir! Senin rahmetin benim yanımda günahlarımdan daha ümitlidir."
Adam bu şekilde dua etti. Sonra Efendimiz (s.a.v.) hazretleri ona:
-"Tekrâr et!" buyurdu. Adam tekrâr etti. Efendimiz (s.a.v.) hazretleri ona yine;
-"Bir daha söyle!" buyurdu. Adam bu dua ve istiğfârı tekrâr söyledi. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v.) hazretleri:
-"Kalk! Allâh seni mağfiret etti (günahlarını bağışladı)!" buyurdu."

Mü'minler İçin İstiğfâr Etmek

(Mü'minlere istiğfâr hakkında Efendimiz s.a.v. hazretleri buyurdu :)
مَنِ اسْتَغْفَرَ لِلْمُؤْمِينَ كُلُّ يَوْمٍ كَتَبَ اللهُ لَهُ بِكُلِّ مُؤْمِنٍ وَمُؤْمِنَةٍ حَسَنَةً
-"Kim her gün mü'minler için istiğfârda bulunur (Allâhım mü'minleri bağışla diye dua ederse); her mü'min erkek ve mü'min kadın sayısınca; Allâhü Teâlâ hazretleri ona bir hasene yazar."

Ölüler Dualarımızı Bekliyorlar

ما الميت في قبره إلا كَالغريق الْمُتَغَوِّثِ ينتظر دعوةً تَلْحَقُهُ من أب أو أم أو ولد أو صديق فإذا أَلْحقته كانت أحب إليه من الدنيا وما فيها، وإن الله تَعَالى لَيُدْخِلُ على أهل القبور من دعاء أهل الدنيا أمثال الْجبال، وإن هدية الأحياء إلى الأموات الاستغفار لهم والصدقة عليهم.
-"Mezarındaki ölü, denizde boğulmak üzere olup imdât dileyen kimse gibidir. (Veya hapishânede tutsak olan kimse gibidir. Çalışma ve kazanma imkanı olmadığı için) o kendisine gelecek olan duaları bekler. (Veya hapishânedeki mahkûm gibi akraba ve dostlarından kendisine gelecek olan bir hediyeyi beklemektedir…) Ölü;
1- Babasından,
2- Annesinden,
3- Kardeşinden,
4- Arkadaşından,
5- Dost ve yakınlarından gelecek olanı (dua ve hediyeleri) beklemektedir.
Ölüye bir dua (ve hediye) geldiği zaman, o dünya ve içindekilerden daha sevimli ve daha hayırlıdır.
Muhakkak ki Allâhü Teâlâ hazretleri, dünya ehlinin dualarını dağlar misâli, kabir ehlinin üzerine sokar…
Muhakkak ki hayattakilerin ölülere hediyeleri, onlar için; istiğfâr etmektir ve onlar için sadakalar vermektir."

Kur'ân-ı Kerimden Bir Dua

رَبَّنَا اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ
-"Yâ rabbenâ. Mağfiret buyur bana ve anama babama ve bütün mü’minlere, hesap başa dikileceği gün.”
فانك مرجع كل تواب و أواب
-"Muhakkak ki sen her tevvâb ve evvâbın kendisine döneceğisin…"

Rızkın arkadan gelmesi için

Rivayete göre adamın birisi Resûlullâh (a.s.)'a gelip "Dünya benden yüz çevirdi, elimde avucumda olanlar azaldı" dedi.
Resûlullâh (a.s.), "Mahrukatın hürmetine rızıklandıkları tesbih vaktinde ve melek¬lerin dua ettikleri vakitte sen neredesin?" dedi.
Adam "O tesbih ve vakit nedir?" diye sorunca;
Resûlullâh (a.s.)'Fecrin doğuşundan, sabah namazını kılmaya başladığın ana kadar yüz defa 'Sübhanallahi ve bihamdihi sübhânellâhi'l-azîm, Estağfirullâh' de. Dünya mecburen ve zelil olarak sana gelecektir. Allah, bu tesbihin her kelimesinden, kıyamete kadar Allah'ı tesbih edecek bir melek yaratır. Yaptıkları bütün tesbihatın sevabı sana yazılır" diye cevap verdi.
ZXKRX KALBX VE RABXTA-İ ÄERXFE
Cenab-ı Hak buyuruyor:

بسم الله الرحمن الرحيم
وَاذْكُرْ رَبَّكَ "Bununla beraber rabbini zikret"
كَثِيرًا " Çok”
وَسَبِّحْ بـِالْعَشِيِّ "Ve akşam tesbih eyle"
Zevâl vaktinden güneşin batışına kadar Allâh subhânehû ve Teâlâ Hazretleri’ni tesbih et.
وَالْإِبْكَارِ(41) "Ve sabah…"
Fecrin doğmasından kuşluk vaktine kadar,

İmam Fahreddin-i Râzî (r.h.) hazretleri,
وَاذْكُرْ رَبَّكَ كَثِيرًا
"Bununla beraber rabbini çok zikret." Ayet-i kerimesinin tefsirinde buyurdular:
Burada iki kavil (söz ve görüş) vardır:
1- Allâh-ü Teâlâ hazretleri, Zekeriyya Aleyhisselâm'a dilini dünya işlerinden tutmasını ve ancak remz (işâretle) konuşmasını emretti. Amma zikir ve tesbih'te muhakkak ki dili, serbest etti. Bu durum açık mucizelerdendir.
2- Bundan murad kalbî zikirdir. Bu, şöyledir. Mârifetullah denizine gark olanların adetleri, işin başında dil ile zikre devam ederler. Bir müddet dil ile zikrettikten sonra, kalbleri, zikrullah'ın nuruyla dolduğunda, dil sukût eder, susar. Kalbin zikri kalır. Bundan dolayı;
مَنْ عَرَفَ اللهَ كَلَّ لِساَنهُ
"Allâh-ü Teâlâ Hazretleri’ni bilen ve tanıyan kişinin dili tutulur." Dediler. Zekeriyya Aleyhisselâm, dil ile susmak ve sukût ile emrolunmakla beraber, kalbî olarak zikretmek, mârifet ve kalbin zikrine devam etmekle emr olundu."

Zikir birkaç mertebedir. Dil ile yapılan zikir, kalble yapılan zikre nisbetle derecesi düşük, biraz daha aşağıda ve noksandır.

Rivâyet olundu:

İsa Aleyhisselâm, zikrin en yüksek mertebelerine yükselince, şeytan kendisine geldi:
-"Ya İsa! Allâh'ı zikret!" dedi.
İsa Aleyhisselâm, şeytanın bu sözlerine karşı hayret etti. Çünkü şeytanın cibilliyeti insanı zikrullah'dan menetmesiydi. İsa Aleyhisselâm:
-"Kaybol ey Allâh'ın düşmanı!" dedi.
Sonra; şeytanın onu aldatıp, kalbî zikir mertebesinden lisânî zikir mertebesine indirmek istediğini anladı. Bu mertebe (yani dil ile zikir), İsa Aleyhisselâm'ın makâmının çok altında bir makâm idi.

Akıllı kişi gece ve gündüzün saatlerinde zikre devam etmelidir. Çünkü zikir, nefsin hevâ ve hevesini defeder.
İnsanın bâtın âleminde nefsin hevâ ve hevesi kovulduğu zaman, şeytan da onun zâhirine girmeye yol bulamaz.
İşte o zaman bütün menhiyyâtın kapıları kapanır. Kalb saf, temiz ve zikrin nuruyla aydınlanmış olur.

وَاذْكُرْ رَبَّكَ فى نَفْسِكَ تَضَرُّعًا وَخيفَةً وَدُونَ الْجَهْرِ مِنَ الْقَوْلِ بِالْغُدُوِّ وَالْاصَالِ وَلَا تَكُنْ مِنَ الْغَافِلينَ (205)

205. Ve Rabbxnx xçxnden yalvararak ve korkarak ve cehren kxraatxn dûnunda olarak sabahlarx ve akäamlarx zxkret ve gâfxllerden olma.
Bu nazm-ı celxlde Cenabı Feyyazı Mutlak, bxze zxkrx hafxyx, zxkrx kalbxyx emxr buyurmaktadır. Zxra bu nazm-ı kerxm zxkrx hafx ve zxkrx kalbx hakkında nass-ı katıadır. Cenabı Feyyazx Kerxmx, zxkxr etmeyen kalp, gafxl kalptxr. O kalbxn sahxbx meyyxt-x müteharrxktxr. Nxtekxm bxr başka Ayet-x Celxlede Yüce Rabbxmxz;
وَاصْبِرْ نَفْسَكَ مَعَ الَّذينَ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ بِالْغَدوةِ وَالْعَشِىِّ يُريدُونَ وَجْهَهُ وَلَا تَعْدُ عَيْنَاكَ عَنْهُمْ تُريدُ زينَةَ الْحَيوةِ الدُّنْيَا وَلَا تُطِعْ مَنْ اَغْفَلْنَا قَلْبَهُ عَنْ ذِكْرِنَا وَاتَّبَعَ هَويهُ وَكَانَ اَمْرُهُ فُرُطًا (28)

28. Ve nefsxnce de sabret, o kxmseler xle beraber kx, sabah ve akäam Rablerxne dua ederler, O'nun cemalxnx dxlerler ve dünya hayatinin zxynetxnx dxleyerek onlardan gözlerxnx çevxrme ve o kxmseye uyma kx, Bxzxm zxkrxmxzden kalbxnx xwfâl etmxäxzdxr ve hevâsina tâbx olmuätur ve xäx de xsraftan xbaret bulunmuätur.

قال رسول الله صلى الله عليه و سلم اَلذِّكْرُ الَّذِى لاَ تَسْمَعُهُ الْحَفَظَةُ يَزِيدُ عَلَى الذِّكْرِ الَّذِى تَسْمَعُهُ الْحَفَظَةُ سَبْعِينَ ضِعْفًا
Resülüllah s.a.v. buyurdular:
Hafaza meleğinin işitip de duyamadığı bir zikir, İşitip de duyduğu zikirden yetmiş kat daha daha ecirlidir.
Feyzülkadirde bu zikrin, zikr-i kalbî olduğu beyan edilmiştir.


Halxkx Zxşaııımız, Kur'an-ı Hakxmxnde, kalplerxn huzur, sükun ve xtmx'nana kavuşmasının ancak zxkrullah xle mümkxn olacağını beyan buyurmaktadır.
اَلَّذينَ امَنُوا وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللّهِ اَلَا بِذِكْرِ اللّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ (28)

28. (Onlar) O zâtlardir kx, Allah'in zxkrxyle kalplerx mutmaxn olduwu halde xmân etmxälerdxr. Haberxnxz olsun kx, Allah'in zxkrxyle kalpler mutmaxn olur.

Rabbx Kerxmxmxz bxzlere zat-ı ûluhxyyetxnx zxkr-x kesxr xle zxkxr etmemxzx emxr
buyurmaktadır.
يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا اذْكُرُوا اللّهَ ذِكْرًا كَثيرًا (41)
41. Ey xmân etmxä olanlar! Allah'i çokça zxkr xle zxkredxnxz.
Zxkr-x kesxrxn nasıl olacağını Sofxyye-x Alxyye Hazaratı
اِلَّا اَنْ يَشَاءَ اللّهُ وَاذْكُرْ رَبَّكَ اِذَا نَسيتَ وَقُلْ عَسى اَنْ يَهْدِيَنِ رَبّى لِاَقْرَبَ مِنْ هذَا رَشَدًا (24)
Ancak Allah Teâlâ dxleyecek olursa (yapacawim)" de. Ve unuttuwun vakxt Rabbxnx zxkret ve de kx: "Umulur kx, Rabbxm benx bundan daha yakin bxr dosdowru hayra (bxr muvaffakxyete) erxätxrxr."
"Masxvayı (Allah tan gayrx her şeyx) unuttuğun zaman rabbxnx zxkret." Ayet-x Celxlesxnxn tefsxrxnde şöyle xzah buyurmaktadırlar. Ayet-x Celxledekx " ØDêsÙ" fxxlxnxn mef´ulû mahzüfftür.
(çÇÆCèIr DÕ RêsÙ CkC )takdxrxndedxr. Hâlxkx Teâladan başka (gayrx) her şeyx unuttuğun zaman rabbxnx zxkxret, demektxr. Masxvayı unutarak Allah ta fânî olan bxr kalp xle yapılan zxkxr, zxkr-x kesxrdxr. Bxnaenaleyh zxkr-x kesxr kemxyyet xtxbarx xle değxl keyfxyyet xtxbarx xledxr.
Hâlxkx Kerxmxmxz, Kur'an-ı Mecxtte zxkrullahı terk ederek, kalplerx katılaşan kxmselerx tevbxh ve müaheze buyurmaktadır.
اَفَمَنْ شَرَحَ اللّهُ صَدْرَهُ لِلْاِسْلَامِ فَهُوَ عَلى نُورٍ مِنْ رَبِّه فَوَيْلٌ لِلْقَاسِيَةِ قُلُوبُهُمْ مِنْ ذِكْرِ اللّهِ اُولئِكَ فى ضَلَالٍ مُبينٍ (22)
22. O kxmse kx, Allah onun göwsünü xslâmxyet xçxn genxäletmxä de o, Rabbxnden bxr nûr üzere bulunmaktadir. (O, hxç kalblerx kararmiä kxmseler gxbx mxdxr?) Artik Allah'in zxkrxnden kalblerx kaskati kesxlmxä olanlarin vay hallerxne! Iäte onlar apaçik bxr sapiklik xçxndedxrler.
"Zxkrullah tan kalplerx kasvet xçxnnde olanların vay halxne (hallerxne) onlar apaçık bxr sapıklık xçerxsxndedxrler."
Rabxta-x Şerxfe ve Zxkr-x Kalbxyx Hxcret-x Senxyye esnasında, Ğar-ı Nur'da küffarın takxbxnden zxyade mahzün ve mükedder olması üzerxne Rasülü Ekrem (s.a.v) Efendxmxz, sahxbx Ğarx, Sxddık-ı Ekber Radıyallahü Anzâtxhxl Ethar hazretlerxne talxm ederek ; “DÚ²Õ çÇÆC ØC ØpcP Ë” buyurmuşlardır. Artık Sıddıkı Ekber, Dünyada mahzün olmadığı gxbx Ahxrette de mahzün olmayacaktır. Onun yolunu takxp ederek Rabxta-x Şerxfe ve Zxkr-x Kalbxyx kâmxl manâda yapanlar, Dünya ve Ahxrette mahzün ve mükedder olmayacaklardır.
"ØÝÚYÕ çÙC CÝÆÝ¿é ëQb çÇÆC nÂk CÜnUÂC"
“Allah´i qok zxkredxn. Takx sxzxn xqxn mecnun desxnler.”
"RêÖÆÜ ëcÆC ÈUÕ çÇÆCnÂlé Ë èlÆCÜ çLm nÂlé èlÆC ÈUÕ"
“Rabbxnx zxkreden xle etmeyenxn mxsalx, ölü xle dxrxnxn mxsalxdxr.”
"Dæêº ëÆD²P çÇÆC CÜnÂlé ×Æ ×æL OnÕ ö±Dr ËC öÚYÆC ÈåC nêcQé têÆ"
“Cennet ehlx, cennette ancak Allah´i (c.c.) zxkretmedxklerx halde geqxrdxklerx ana üzülürler.”
" ØDÖéËC ÛÕ înL j¿º çÇÆCnÂk nUÃé ×Æ ÛÕ"
“Kxm Allah´i (c.c.) qok zxkretmezse, xmandan berx (uzak)olur.”
×æÆ ÅD¿é ëQb ØÝÕÝ¿êº çêº ÈXÜ p± çÇÆC ØÜnÂlé DsÇYÕ Ôݾ tÇX DÕ"
"(ODÚsb ×ÃPDðêr RÆjL Ü ×ÃÆ çÇÆCn»µ j¾ CÝÕݾ)
“Hxqbxr kavxm yoktur kx, bxr meclxse otursunlar, Allah´i (c.c.) zxkretsxnler ve kalksinlar da onlar xqxn – Kalkin Allah (c.c.) sxzx affettx ve seyyxâtiniz hasenata tebdxl olundu- denxlmesxn.”
Ahkâm-i münzeleyx ve Evâmxr-x Xlâhxyyeyx bxzzat münkxr olan nefsx emmarenxn xnadi ancak RABITA-X ÄERXFE ve ZXKR-X KALBÎ kirilir.
Xmam-i rabbanî (k.s.):
“õmDÕËC t»ÚÆC iDÚ²Æ ³ºCiÜ öê±nwÆC ÔDÃbËC ØDêPË jéãÕ D¥éC çL ×PpXC èlÆC ëMÇ¿ÆC nÂlÆCÜ”
“Xcazetlx olduwunuz zxkr-x kalbî, Ahkâm-i Äer´iyyeyx yerxne getxrmeyx müeyyxd ve nefs-x emmarenxn xnadini def´ edxcxdxr.”
يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا اِذَا لَقيتُمْ فِئَةً فَاثْبُتُوا وَاذْكُرُوا اللّهَ كَثيرًا لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ (45)



كُلُّ مَيِّتٍ يُخْتَمُ عَلى عَمَلِهِ إلْاَّ الْمُرَابِطِ فِى سَبِىلِ اللّهِ فَإنَّهُ يَنْمِى لَهُ عَمَلُهُ إلى يَوْمِ الْقِيَامَةِ وَيَأمَنُ مِنْ فِتْنَةِ الْقَبْرِ
"Râbıtali olan hariç, her ölenin ameli sona erer. Allah yolunda râbıta yapanın ameli ise, kıyamete kadar ona sevap getirmeye devam eder. Râbıtali olan, kabir azabından da emin olur."



قَالَ: مَنْ مَاتَ مُرَابطاً فِي سَبِيلِ اللّهِ أجْرَى عَلَيْهِ أجْرَ عَمَلِهِ الصَّالِحِ الَّذِي كَانَ يَعْمَلُ، وَأجْرَى عَلَيْهِ رِزْقَهُ وَأمِنَ مِنَ الْفَتَّانِ وَبَعَثَهُ اللّهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ آمِناً مِنَ الْفَزَعِ.
862. (2767) (6849)- Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim Allah yolunda murâbıt olarak ölürse, kendisine, yapmakta olduğu salih amellerin ücreti (sanki ölmemiş gibi Kıyamet gününe kadar verilir), rızkı da mütemadiyen verilir, kabirdeki hesaba çekicilerden emin olur. Allah Teâla hazretleri onu, Kıyamet günü cehennem korkusundan emîn olarak diriltir."



İmam Kuşeyrî (r.h.) hazretleri buyurdular:
Lisânî zikir ile kişi, kalbî zikrin devamına ulaşır ve zikrin tesirine nail olur. Kul diliyle ve kalbiyle Allâh-ü Teâlâ Hazretleri’ni zikrettiği zaman, o kişi, vasfında, hâlinde ve seyrû sülûkunda kemâle ermiştir.
Allâh hergün şöyle seslenir

Sehl bin Abdullah (r.h.) buyurdular:
مَا مِن يَومٍ إِلاَّ وَالْجَلِيلُ سُبْحَانُهُ يُنْادِى:
عَبْدِى مَا اَنْصَفْتَنِى اَذْكُرُكَ وَتَنْسَانِى
وَأَدْعُوكَ اِلَىَّ وَتَذْهَبُ اِلىَ غَيْرِى
وَاَذْهَبُ عَنْكَ الْبَلاَ يَا وَاَنْتَ مُعْتَكِفٌ عَلَى الْخَطَايَا
يَا ابْنَ آدَمَ مَا تَقُولُ غَداً اِذَا جِئْتَنِى
Hiçbir gün yoktur ki, Celil ve noksan sıfatlardan münezzeh olan Allâh-ü Teâlâ şöyle nidâda bulunmasın.
(Her gün Allâh şöyle seslenir kullarına:)
Ey kulum! Bana hiç insaflı davranmadın! Ben seni zikrediyorum; sen beni unutuyorsun!
Ben seni kendime davet ediyorum; sen benden başkasına gidiyorsun!
Ben senden belâ (ve musîbetleri) uzaklaştırıyorum; sen ise hatalara dalıyor ve günaha devam ediyorsun!
Ey Âdem oğlu! Yarın bana geldiğinde ne diyeceksin?

Manen yükselmenin yolu

Hz. Hüseyin (r.h.) buyurdular:
Üç şeyde tad ve zevki kaybettiniz.
1-Namazın tadı,
2-Zikrin tadı,
3-Kur'ân-ı Kerim okumanın tadını….
Eğer bulursanız ne alâ, yok eğer bulamazsanız biliniz ki, kapılar kapanmıştır.

Yaşadığınız Gibi ...

عَنِ ابْنِ عَبَّاس رضى الله عنهما اَنْ جِبْرِيلَ جَاءَ اِلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ:
يَامُحَمَّدُ يَقْرَئُكَ السَّلاَمَ وَهُوَ يَقُولُ: مَالِى أَرَاكَ مَغْمُوماً وَحَزِيناً؟ قَالَ عَلَيْهِ السَّلاَمُ:
يَاجِبْرِيلُ طَالَ تَفَكُّرِى فِى اُمَّتِى يَوْمَ الْقِيَامَةِ؟ قَالَ: أَفِى أَهْلِ الْكُفْرِ أَمْ فِى أَهْلِ اْلإِسْلاَمِ؟ فَقَالَ:
يَاجِبْرِيلُ فِى اَمْرِ أَهْلِ لاَاِلَهَ اِلاَّ الله مُحَمَّدٌ رَسُولُ الله! فَأَخَذَ بِيَدِهِ حَتَّى اَقَامَهُ اِلَى مَقْبَرَةِ بَنِى سَلَمَةَ. ثُمَّ ضَرَبَ بِجَنَاحِهِ اْلأَيْمَنِ عَلَى قَبْرٍ مَيِّتٍ فَقَالَ: قُمْ بِإِذْنِ اللهِ! فَقَامَ رَجُلٌ مُبْ