Kürtaj Sonrası Gelen Kanın Hükmü Nedir?

Kürtaj ve düşük sonrası gelen kanamanın hükmü nedir?Kürtaj olduktan sonra gelen kan hayız mıdır? Özür müdür?
Kürtaj ve düşük sonrası gelen kanın hükmü aynıdır.Kürtaj olan kadının lohusa sayılması için yani gelen kanamanın nifas (lohusalık) mı yoksa hayız (adet) mi olduğuna hükmetmek için çocuğun azalarının belli olup olmamasına göre hükm verilir.
1. Kürtaj ve düşük olan kadının : Loğusalığına itibar edilmesi için, çocuğun büyük kısmının çıkması gerekir. Bu tamamen parçalar halinde de olsa loğusalık için yeterlidir. Hatta parmaklar veya tırnaklar gibi insanın yapısından bazı şeyler açıkça belli olan bir düşük ardından da loğusalık süreci başlamış olur. (bk. V. Zuhaylî, 1/466)

Bu tespit herkes için daha kolay ve daha kesin bir yoldur. Düşük için de belli bir zaman dilimi hesabından çok, bir insan şeklini hatırlatan bir uzvun gözle görülmesi metodu daha uygun olsa gerektir. Eğer düşen çocuğu görme durumu olmamışsa, doktora veya ebeye sorarak karar verilebilir.

2. Şayet düşüğün organları belirlenmiş ise, anne lohusa sayıldığından kanı kesilmedikçe cinsi ilişkide bulunmak caiz değildir. Namazları kılmaz, oruçları da tutmaz. Farz oruçları sonra kaza eder. Ama organlar teşekkül etmemiş ise cinsel ilişki yasak olmamakla beraber, kan devam ettiği takdirde cinsel yaklaşım sağlıklı olmaz. Bu durumda oruçlarını tutması ve namazlarını da kılması gerekir.

Lohusalık müddeti kadından kadına değişir. Bazı kadınlarda bu süre, bir gün dahi olabilir. Lohusalık süresi, kanın kesilmesiyle son bulur. Lohusalığın asgarî süresi yoktur; azamî süre ise kırk gündür. Doğumdan sonra kırk gün geçtiği halde kan devam ediyorsa, artık bu kan nifas kanı değil, özür kanıdır. (bk. Halil GÜNENÇ, Günümüz Meselelerine Fetvalar, II/331)

3. Kürtaj da düşük çocuk hükmündedir. Çocuğun azası belli ise kadın lohusa olur.

Düşük: İslâm Hukukunda "sakt" kelimesiyle anlatılan düşük, sadece organları belirmiş olan düşüktür. Ama bütün organların belirmiş olması şart değildir. Saç ve tırnak gibi bazı organlarının belirmesi, çocuk sayılması için yeterlidir. Böylece bir kısım organları belirmiş çocuğu düşen kadın, bununla lohusa olur ve normal doğumla ilgili bütün hükümler onun için de geçerli olur. Meselâ iddeti sona erer, çocuk düşmeden önce gördüğü kan âdet kanı olmaz.

Organları Belirsiz Düşük

Hiçbir organı belli olmayan düşük, çocuk sayılmaz ve bununla çocuğa ait hükümler geçerli olmaz. Böyle bir düşükle gelen kan; nisaba ulaşırsa, yani âdetin en az miktarı olan üç gün sürerse ve öncesinde de bir tam temizlik geçmişse âdet kanıdır. Bu iki şarttan biri, ya da her ikisi eksikse hastalık kanıdır.

Organları Belirgin Olup Olmadığı Bilinmeyen Düşük

Kadın, meselâ tuvalette düşük yaptığı için, organlarının belirgin olup olmadığını bilmemesi halinde; bu düşürme olayı âdet günlerinin başlangıcına rastlamış ve bununla kan devam etmişse: âdet günleri sayısınca namaz ve orucunu kesinkes terkeder. Çünkü bu günlerinde ya âdetlidir ya da lohusadır. Sonra yıkanır ve temizlik âdeti kadar süre namazlarını şüpheli bir şekilde kılar. Çünkü lohusa olma ihtimali de vardır. Sonra âdeti kadar süre namazlarını yine kesinlik ifade eder tarzda kılmaz. Çünkü yine ya lohusadır veya adetlidir. Sonra yıkanır ve temizlik âdeti kadar süre -kırk günü doldurmuşsa- kesin tarzda kılar, doldurmamışsa dolduracak kadar sürede şüpheli bir şekilde, doldurduktan sonrakileri de kesin olarak kılar. Sonra bu minval üzere devam eder.

Eğer âdet günlerinden sonra böyle bir düşük yapmışsa; bu düşük, temizlik günlerine rastladığı için, temizlik âdeti kadar gün namazını şüpheyle kılar. Sonra âdetine rastlayan günlerde kesin olarak bırakır. Çünkü ya lohusadır ya da âdetlidir.

Bu son iki maddede anlatılan meselede göz önünde bulundurulan şey, şüpheye yer vermemek ve ihtiyatli olanla amel etmektir.