Yunus Emre Kimdir?

Yunus Emre kimdir?Yunus emre hangi dönemde yaşamıştır?Yunus Emrenin hayatı.
Yunus Emre, hayatını Anadolu yöresinde sürdürmüş en büyük Türk ozanlarından biridir. Kendisi, 13. ve 14. yüzyıllarda yaşamış olsa da, günümüzde şiirleri hemen hemen herkes tarafından bilinmekte ve sevilmektedir. Hayatı hakkında çok fazla bilgiye ulaşılmayan Yunus Emre Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılmaya ve Anadolu Türk Beyliklerinin kurulmaya başladığı dönemden, Osmanlı Beyliğinin kurulmasına kadar geçen sürede yaşamış bir halk şairidir.

Onun yaşadığı yıllarda Anadolu’da Moğol istilasının etkisiyle iç kavgalar, siyasi zayıflık, kıtlık, kuraklık gibi çok zor günler yaşanmaktaydı. Yunus Emre mezhep ve din ayrılıklarının da olduğu böyle bir dönemde Allah sevgisini, din ve güzel ahlakla ilgili düşüncelerini yaymaya çalışarak Türk – İslam birliğinin kurulmasında büyük bir rol üstlenmiştir. Uzunca bir süre Hacı Bektaş – i Veli dergahında hizmet eden Yunus Emre insanları asil, garip, zengin, fakir, Hristiyan, Müslüman ayrımı yapmaksızın, derin bir sevgiyle severdi.

Yunus Emre, bulunduğu dönemin en başarılı şairlerinden biridir. Tamamen halka hitap etmiş ve sade bir dil kullanmıştır. Şiirlerinde daha çok konuların öne çıkmasını tercih eden başarılı bir tasavvuf şairi olan Yunus Emre, günümüzde hala en çok okunan şairler arasındadır.

Yunus Emre 1240 yılında doğmuş 1321 yılında hayata veda etmiştir. Pek çok ünlü ozan gibi Yunus Emre’nin de yaşadığı yer tam olarak bilinmemektedir; ancak çeşitli eserlerden yola çıkarak Eskişehir ilinde bulunan Mihalıççık ilçesinin bir köyü olan Sarıköy’de yaşamını sürdürdüğü düşünülmektedir.

Yunus Emre’nin yaşamı ile ilgili kesin bilgilere ulaşılamamakla beraber, bazı rivayetler bulunmaktadır. Bu rivayetlere göre Yunus Emre, okulda başarısız bir öğrenci olup, okumayı ve yazmayı bir türlü öğrenememektedir. Bu durumu gören babası, Yunus Emre’yi okuldan alarak, işlerin başında durmasını ve çalışmasını istemiştir. Çiftçilik yaparak, hem babasına yardım eden hem de geçimini sürdürmekte olan bu büyük ozan, Hacı Bektaş-i Veli ile tanışma şansına erişmiş ve bu tanışmanın ardından da insanların bildiği Yunus Emre olmaya, adım adım yaklaşmıştır.

Yunus Emre’nin Hacı Bektaş-i Veli ile tanışmasına bir kuraklık ve kıtlık dönemi vesile olmuştur. Yiyecek hiçbir şeyi kalmayan ailesi için, yörenin eli açık insanlarından bir tanesi olan Hacı Bektaş-i Veli’nin yanına giden Yunus Emre, kendisinden buğday ister. Hacı Bektaş-i ise; Yunus Emre’nin efendi ve saygılı halinden oldukça etkilenmiş olsa gerek ki kendisini Taptuk Emre’ye yönlendirir ve tanışmalarını sağlar.

Taptuk Emre, bir derviştir ve dergâhında pek çok kişiyi zaman zaman misafir etmektedir. Yunus Emre ise bu dergâhta odun taşıma ile görevlendirilmiştir. Yunus Emre, Taptuk Emre’nin dergâhında geçirdiği uzun zaman içerisinde kendini sevdirmiş ve dürüstlüğü ile Taptuk Emre’nin de takdirini kazanmıştır. Taptuk Emre, Yunus Emre’nin kızı ile evlenmesini ister ve dergâhta yer almaya devam etmesini söyler. Ancak, ne kadar zaman geçerse geçsin Yunus Emre, bir türlü dervişlik sıfatına ulaşamaz. Bunun üzerine, dergâhtan ayrılır ve kendi yolunda ilerler. Bu dönemde, pek çok insan ile tanışır ve aslında dergâhta ne kadar çok şey öğrendiğini anlar. Büyük ozanın şiirlerinin çoğunluğu da bu dönemde yazılmıştır. Bir bakıma Yunus Emre’nin olgunlaşma dönemi olan bu sürecin ardından, tekrar dergâha dönen Yunus Emre, ustasından özür diler ve hayatının sonuna kadar Taptuk Emre’nin yanında dergâhta yaşar.