DİNİMİZDE MUSİKİ VE POP ALETLERİYLE DİNİ VE MİLLİ MUSİKİ
Pop aletleriyle dînî ve millî mûsiki olur mu?İslâm'da mûsikînin hükmü nedir?
Bu bir akımdır. İnsanlar zaman zaman çeşitli devrelerden geçiyorlar. Meselâ, Türk şiirinde divan şiiri vardır, halk şiiri vardır; bunlar farklıdır. Çeşitli devreler vardır; Tanzimat devresi vardır, Millî Edebiyat devresi vardır, Beylikler Devri Edebiyatı vardır, Osmanlı devresi vardır... Çeşitli edebî akımlar gelip geçiyor.
Form, şekil olarak veya vasıta, alet olarak çeşitli şeyler kullanılıyor. Değişebiliyor bunlar asırdan asıra, çağdan çağa... Bölgeden bölgeye bile değişiyor. Karadeniz'in çalgısıyla, İsparta'nınki aynı olmuyor. Başka isimleri, başka şekilleri oluyor. Bu mühim değil, mûsukînin içindeki sözler ve neye hizmet ettiği mühim...
Adam yeni bir mûsikî akımına mensub, öyle yaşamış ama, dindarlaşmış. O akım ve üslûb ile dînî eserler veriyor. Olabilir, bu da bir çeşit... Ayakkabıların modası olduğu gibi, elbiselerin modası olduğu gibi... Bir zaman İspanyol modası vardı, paçalar kocamandı. Sonra başka modalar çıktı, blue-jean modası çıktı vs.
Mühim olan gayenin tahakkukudur. Yâni İslâm'a hizmet gayesiyle hece vezniyle de olur, aruz vezniyle de olur... Şu şekilde de olur, bu şekilde de olur. Ben şekli önemli görmüyorum, amacı önemli görüyorum. Hangi amaçla yapılmış çalışma; o önemlidir.
Bana şahsen garip geliyor. Ben şahsen, bizim klasik ilâhileri seviyorum da, bu modern parçaları biraz garipsiyorum. Belki siz de garipsiyorsunuz. Belki gençler de hoşlanıyor. Zevkler ve renkler tartışılmaz. İstikamet iyi olduktan sonra, niyet iyi olduktan sonra, hizmet edilen alan iyi tarafa doğru olduktan sonra, olabilir.
Rasûlüllah (SAS)'e muhabbeti dile getiriyor, ama şu üslubda... Ne yapalım, o da onun üslûbu!.. Kur'an-ı Kerim'i medhediyor veyahut müslüman kahramanlarından bir tanesini canlandırıyor; tamam, güzel bir şey...
Musikî, nifak tevlid edici bir ortam meydana getiren bir şeydir. İnsanın kalbinde nifak tohumlarını yeşerten bir şeydir. Tatlı bir şeydir, kıvrak bir şeydir. Ruhun gıdası derken, bilmem neyin gıdası derken, bakarsın iş kendisini çığırından çıkartır, başka noktalara kadar götürür.
Bunun tatbikattaki misâline örnek olmak üzere söylüyorum: Kişi önce hafız olur. Sesi güzelse, ondan sonra mevlidhân ve kasidehân olur. Mevlid okuyan, kaside okuyan, bangır bangır bağıran, kubbeleri çın çın çınlatan, toplantıdan toplantıya, mevlidden mevlide gezen, kesesini dolduran bir insan haline gelir. Bu bir düşmedir tabii, büyük bir düşmedir.
Ondan sonra da, orada da duramaz; şarkıcı olur, bestekâr olur... Ondan sonra orada da duramaz; gazinolarda içkici, ayyaş, sarhoşları eğlendiren bir insan haline geliverir. Bu böyle, çizgi böyle, bu tarafa doğru bayır bir şeydir. "Cızzzt..." diye insanın ayağını kaydırır.
Mûsikînin uygulanma yerlerinden bazılarına müsaade vardır. Meselâ, Kur'an-ı Kerim'in bir ciddî edâ ile, tertîl ile, makamlı, ahenkli okunması emredilmiştir. Kur'an-ı Kerim nutuk irad eder gibi okunmaz, makam ile okunur. Kendine göre ciddî bir okunuş şekli vardır. Böyle okunmak emrolunmuştur:
(Zeyyinül kur'âne biesvâtiküm) "Kıraatinizi seslerinizle zinetlendiriz!" diye hadis-i şerif vardır. Emir böyledir, bu tarzda olabilir.
İlâhilerin beste ile okunmasında bir müsaade vardır. Çünkü, onlar insana İslâmî hakikatleri öğretiyor. Peygamber Efendimiz'in sevgisini öğretiyor. Diğer başka güzel şeyleri sevdiriyor. Onlar olabilir.
Form, şekil olarak veya vasıta, alet olarak çeşitli şeyler kullanılıyor. Değişebiliyor bunlar asırdan asıra, çağdan çağa... Bölgeden bölgeye bile değişiyor. Karadeniz'in çalgısıyla, İsparta'nınki aynı olmuyor. Başka isimleri, başka şekilleri oluyor. Bu mühim değil, mûsukînin içindeki sözler ve neye hizmet ettiği mühim...
Adam yeni bir mûsikî akımına mensub, öyle yaşamış ama, dindarlaşmış. O akım ve üslûb ile dînî eserler veriyor. Olabilir, bu da bir çeşit... Ayakkabıların modası olduğu gibi, elbiselerin modası olduğu gibi... Bir zaman İspanyol modası vardı, paçalar kocamandı. Sonra başka modalar çıktı, blue-jean modası çıktı vs.
Mühim olan gayenin tahakkukudur. Yâni İslâm'a hizmet gayesiyle hece vezniyle de olur, aruz vezniyle de olur... Şu şekilde de olur, bu şekilde de olur. Ben şekli önemli görmüyorum, amacı önemli görüyorum. Hangi amaçla yapılmış çalışma; o önemlidir.
Bana şahsen garip geliyor. Ben şahsen, bizim klasik ilâhileri seviyorum da, bu modern parçaları biraz garipsiyorum. Belki siz de garipsiyorsunuz. Belki gençler de hoşlanıyor. Zevkler ve renkler tartışılmaz. İstikamet iyi olduktan sonra, niyet iyi olduktan sonra, hizmet edilen alan iyi tarafa doğru olduktan sonra, olabilir.
Rasûlüllah (SAS)'e muhabbeti dile getiriyor, ama şu üslubda... Ne yapalım, o da onun üslûbu!.. Kur'an-ı Kerim'i medhediyor veyahut müslüman kahramanlarından bir tanesini canlandırıyor; tamam, güzel bir şey...
Musikî, nifak tevlid edici bir ortam meydana getiren bir şeydir. İnsanın kalbinde nifak tohumlarını yeşerten bir şeydir. Tatlı bir şeydir, kıvrak bir şeydir. Ruhun gıdası derken, bilmem neyin gıdası derken, bakarsın iş kendisini çığırından çıkartır, başka noktalara kadar götürür.
Bunun tatbikattaki misâline örnek olmak üzere söylüyorum: Kişi önce hafız olur. Sesi güzelse, ondan sonra mevlidhân ve kasidehân olur. Mevlid okuyan, kaside okuyan, bangır bangır bağıran, kubbeleri çın çın çınlatan, toplantıdan toplantıya, mevlidden mevlide gezen, kesesini dolduran bir insan haline gelir. Bu bir düşmedir tabii, büyük bir düşmedir.
Ondan sonra da, orada da duramaz; şarkıcı olur, bestekâr olur... Ondan sonra orada da duramaz; gazinolarda içkici, ayyaş, sarhoşları eğlendiren bir insan haline geliverir. Bu böyle, çizgi böyle, bu tarafa doğru bayır bir şeydir. "Cızzzt..." diye insanın ayağını kaydırır.
Mûsikînin uygulanma yerlerinden bazılarına müsaade vardır. Meselâ, Kur'an-ı Kerim'in bir ciddî edâ ile, tertîl ile, makamlı, ahenkli okunması emredilmiştir. Kur'an-ı Kerim nutuk irad eder gibi okunmaz, makam ile okunur. Kendine göre ciddî bir okunuş şekli vardır. Böyle okunmak emrolunmuştur:
(Zeyyinül kur'âne biesvâtiküm) "Kıraatinizi seslerinizle zinetlendiriz!" diye hadis-i şerif vardır. Emir böyledir, bu tarzda olabilir.
İlâhilerin beste ile okunmasında bir müsaade vardır. Çünkü, onlar insana İslâmî hakikatleri öğretiyor. Peygamber Efendimiz'in sevgisini öğretiyor. Diğer başka güzel şeyleri sevdiriyor. Onlar olabilir.
Konular
- 2023 Şevval Oruçları Ne Zaman Bitiyor?
- İslamda birlik Ve Beraberlik
- Adağımı Kesmem Gerekir mi?
- Ramazan Aynda Fitre Nasıl verilir?
- Göbek Bağı Gömülmeli midir?
- Habil İle Kabil ve İlk Cinayet
- Zilhicce Nedir?
- 2023 Zilhicce (kurban) Oruçları Ne Zaman Başlıyor?
- Uhud Şavaşını Kaybetmenin sebepleri nelerdir?
- 2022 Kurban Bayramı Ne zaman?
- 2022 Büyükbaş ve küçükbaş Kurbanlık Fiyatları Ne Kadar?
- Veli olmadan gelin ve damat kendi kendine şahitlik yaparsa
- Kurban Kesmenin Amacı nedir?
- Zammı Sureler Nasıl Okunur?
- Arafatta Hangi Dualar Okunur?
- Doğum Yapan kadın Günahlarından Arınır Sözü Ne Kadar Doğrudur?
- İmsak Bittikten Sonra Su İçmek Orucu Bozar mı?
- Sahurda Niyet Edilmezse Oruç Kabul Olur mu?
- Sahurda İmsak Bittikten Sonra Yemek Orucu Bozar mı?
- Diş Plağı Orucu Bozar mı?
- Fitre Verirken Her Kimse İçin Ayrı Niyet Şart mıdır?
- Fitre Vermek Vacip midir?
- Fitre Verirken Niyet Etmek Şart Mıdır?
- 2 Talak Vererek Boşamada Hükümler
- Öpmek Orucu Bozar mı?
- Ezan Okunurken Yemek İçmek Caiz Midir?
- Kürtaj Olduktan Sonra Oruç Tutabilir miyim?
- Fitre Alan Kişi Fitre Namazı Kılar Mı?
- Ramazanda Yarım Kalan Hatimler Hakkında
- TV yada İnternetten Hatim Olur mu?