İSLAMDA TERS İLİŞKİNİN HÜKMÜ

İslam dinine göre ters ilişkinin hükmü nedir?Ters ilişki caimidir?Ters ilişki harammıdır?İslam açısından ters ilişkinin hükmü nedir?
İslam dini mutad ilişkinin dışında ters ilişkiyi (anüsten cinsel ilişki,dübürden temas,livata)kesinlikle yasaklamış ve haram kılmıştır.İslam dini her konuda olduğu gibi karı-koca arasındaki özel ilişkiye de bir ölçü ve sınır koymuş ve Bunu gerek Kuranı kerimle gerekse Peygamberimiz vasıtasıyla biz kullarına bildirmiştir.Şöyleki, islamın emrettiği yolla tatmin olma yolunu seçen kimseler için cinsel ilişki sırasında uymak zorunda olduğu adap ve kurallar,müslüman kişinin edep ve tezahürlerini ortaya koyar ve imanın kemalini aksettirir.özellikle müslümanların bu kuralları öğnenip bilmesi ve ona göre yapılması caiz olan ve caiz olmayan şeyleri bilmeleri inançlarının bir gereğidir.Şöyle ki;

Kadına arka organdan/anüsten cinsel ilişkiye girmek, ne şekilde olursa olsun kesinlikle haramdır. Şayet kadın bu işe razı olacak olursa, o da büyük günaha ortak olur. Eşler arası bile olsa anal ilişki, livata olarak adlandırılmış olup, yasaklanmıştır.

İslamda temiz olan şeyler helal,pis ve çirkin olarak vasıflanan herşeyde haramdır.Buna göre aklen ve şer'an pis ve fuhuş olarak nitelendirilen mutad yolun dışındaki temas (ters ilişki)elbetteki olmaz.Kadına eziyet verici olması ve kadınlık şerefini kırıcılığı yönüylede edep açısındanda uygun saymak mümkün olmaz.

Kur'an'da cinsî münasebetin ana gayelerinden birinin neslin devamı olduğu ifade edilmiş ve kadının cinsel organından (vagina) olmak şartıyla, ilişkinin şekil açısından serbest bırakıldığı bildirilmiştir.

“Ey Muhammed! Sana kadınların ay başı halinden de soruyorlar. De ki: O bir eziyettir Onun için ay başı halinde oldukları zaman kadınlardan çekilin ve temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. İyice temizlendikleri zaman ise Allah’ın emrettiği yerden onlara varın, yaklaşın. Şüphesiz ki Allah çok tövbe edenleri de sever, çok temizlenenleri de sever.” (Bakara, 2/222)

Devamındaki ayette de şöyle buyurulur:

“Kadınlarınız, sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza dilediğiniz gibi varın ve kendiniz için ileriye hazırlık yapın. Allah’tan korkun ve bilin ki siz mutlaka O’nun huzuruna varacaksınız. Ey Muhammed, müminleri müjdele!” (Bakara, 2/223)

Buna göre cinsel ilişki, üreme organından olmak şartıyla her türlü ilişkinin helal olduğu bildirilmiştir. Öyleyse dışkı yerinden cinsel ilişki helal değildir.

Çeşitli hadislerde, karısına üreme organın dışından yaklaşanın, Allah'ın lanetine uğrayacağı ve bunun bir nevi livâta sayılacağı haber verilmiştir.

Peygamber Efendimiz buyuruyorlar:

"Hanımına dışkı yerinden yaklaşan kimse lanete uğramıştır."

"Erkeğe veya kadına arka yoldan yaklaşan kimseye Allah, rahmet bakışıyla bakmaz." (bk. Ebû Dâvûd, Nikâh, 45; Müsned, I, 86; II, 444; Tirmizî, Taharet, 102; Mişkâtü'l-Mesâbih, II, 184).

Bu ve benzeri hadisler kadınlara dübüründen/anüsten/dışkı yerinden cinsel ilişkiye girmenin haram olduğu hususunda delildirler. Dolayısıyla erkeğin karısına dübüründen temas kurması haramdır. Ancak şeriat bunun için ceza olarak belli bir ceza koymadığından dolayı, bu hususta verilecek olan ceza had cezaları kapsamında değerlendirilemez. Tazir cezaları kapsamına girer. Bu nedenle imam ya da hakimin bu fiili işleyen kimseye caydırıcı ve acıtıcı bir ceza vermesi gerekir. Çünkü ceza her ne kadar tazir cezası olsa da caydırıcı ve acı verici olması lazımdır. Evla olan bu hususun hakimin takdirine bırakılmasıdır.

Böyle kimseler için alınacak en önemli tedbirlerin başında, bütün samimiyetiyle Allah’a sığınmak ve kendisini bu beladan kurtarması için gece gündüz dua etmek gelir. Sonra iradesini kullanıp, bundan vazgeçme kararlığında olduğunu göstermelidir.

Böyle bir günahın tövbesine gelince: Buna şu ayet-i kerime ile cevap vermemiz güzel olur:

“De ki, ey kendi aleyhlerine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları affeder. O çok bağışlayan ve çok merhamet edendir. Size azab gelip çatmadan ve artık yardım göremeyeceğiniz zaman gelmeden önce Rabbinize yönelin ve O’na boyun eğin.” (Zümer, 39/53-54).

Allah (cc) bütün günahları affederse elbette bunu da affeder; yeter ki tövbe edilmiş olusun. Tövbe, dönmek demektir. Kişinin sonradan bulaştığı günahtan ve kötü durumdan, iyi ve günahsız olan aslına dönmesinin adıdır. Eğer kötü fiil tekrarlanıyorsa demek ki dönme henüz gerçekleşmemiştir. Ne zaman dönüşsüz bir vaz geçme olursa dönme, yani tövbe de o zaman gerçekleşmiş olacaktır.

Öyleyse böyle olan insanların da Allah’ın rahmetinden ümit kesmeleri anlamsızdır, hatta günahtır. Yeter ki, böyle bir vazgeçmeyi/tövbeyi başarabilsinler