Hicri takvimdeki haram aylar nelerdir

Savaş ve yağmacılığın yasaklandığı Eşhuru Hurum ayları hangileridir?
Zilkade Zilhicce Muharrem ve Recep
Muhterem Müslümanlar!

Cenâb-ı Hak, bazı zaman ve mekânların, kıymet ve ehemmiyetine dikkat çekmek için, Kur’an-ı Kerim’in müteaddit ayetlerinde, “Vennecmi”, “Velleyli”, “Veşşemsi”, “Vedduha”, “Vel-asri” gibi ifadeler ile kasem buyurmuşlardır. Zilhicce ay’ının ilk on günü ile alâkalı olduğu tespit edilen “Andolsun fecre, on geceye, hem çifte hem teke ve gelip geçeceği sırada geceye” mealindeki ayet-i kerimesi ile de Cenab-ı Hak, yine bazı zamanların kıymetine işâret buyurmuşlardır.
Ramazân-ı Şerîfin son on günü ile Muharrem ayının ilk on günü gibi, kurban bayramının birinci gününü de içine alan Zilhicce’nin ilk on günü, birçok esrarın vuku’ bulduğu zamanlar arasındadır. Allâh(cc)’ın rahmeti, günahların bağışlanması, Cehennemden âzât olunmak, keseceği kurbanlarla manevî yakınlığa nâil olmak, yapacağı Hac vazîfeleriyle kazanılan ilâhî mükâfatlar hep bu gecelerin tecelliyâtı arasında bulunmaktadır.
Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şeriflerinde: “Allah-ü Teâla’nın ibadet olunduğu günlerin hiçbiri, Zilhicce’nin (ilk) on gününden daha sevimli olmamıştır. Ondan her günün orucu, sene orucuna muâdil; ondan her gecenin kıyâmı, kadir gecesinin (ibadetle) ayakta geçirilmesine müsâvî olur” buyurmuşlardır. Diğer bir hadîs-i şeriflerinde ise: “İyi amelde bulunulan şu on gün kadar Allâh(cc)’a sevimli hiçbir gün yoktur”, buyurmuşlardır. Bunun üzerine Ashab:
- “Allah yolunda yapılan cihad da mı (böyle) dediler. Rasûl-i Ekrem:
-“Allah yolunda cihad da (bundan daha sevimli) değildir. Meğer ki, canı ve malı ile birlikte (savaşa) çıksın da bunlardan hiçbirini geri getirmemiş olsun”, cevabını verdiler.
Muhterem Mü’minler!
Kamerî ayların On ikincisi olan zilhicce ayı, İslâm’ın beş esâsından biri olan Hac farîzasının îfâ edildiği umûmî afv ayıdır. Arafat’a çıkıldığı, Allah(cc) için milyonlarca kurbanın kesildiği ve bir senelik hesapların görülüp amel defterlerinin kapandığı mukaddes bir aydır.
Cenâb-ı Hak âyet-i kerîmesinde buyuruyor ki:
“... Beyt’i hac (ve ziyaret) etmesi Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim küfrederse şüphesiz ki Allah alemlerden ganidir. (Süre-i Ali İmran 97)

İnsan mevkice yüksek bir şahıstan davet alsa sevincinden yerinde duramaz, hemen onun yanına varmak ister; büyüklerin huzurunda bulunmaktan ve onlar tarafından adının anılmasından büyük bir saadet duyar. Hac için vâki olan davet ise âlemlerin Hâlikı, Rabbı ve Kâinatın Mâ’bûdu bulunan Allah(cc) tarafından gelmektedir.
Hangi mü’min, hac yapmak için yola çıkarsa, attığı adımların her birine bir sevap verilir ve derecesi yükseltilir. Arafat’ta vakfe yaparsa Aziz ve Celil olan Allah, meleklerine hitaben, “Ey meleklerim! Kullarımı (buralara kadar) getiren nedir?” buyurur. Melekler de:
“Rızânı ve Cennetini istiyorlar” cevâbını verirler. Allâh-ü Tealâ buyurur ki:
“Ben zâtımı ve bütün yarattıklarımı şâhit tutuyorum ki, onları bağışladım. Ne kadar çok olursa olsun; dehrin günleri, çölün kumları kadar çok olsa bile, onların günahlarını bağışladım” buyurur.
Peygamber Efendimiz diğer bir hadis-i şeriflerinde ise: “(İçine günah karışmamış ve) kabul olunmuş bir haccın mükâfatı ancak cennetttir”, buyurmuşlardır.
Hacca gidemeyen mü’minlerin bu günlerde oruç tutmaları çok büyük fazîlettir. Bu bakımdan kurban bayramından evvel dokuz gün oruç tutmalı, onuncu günü kurban kesilinceye kadar bir şey yemeyip oruçlu bulunmalı ve orucunu kurban etiyle açmalıdır. Eğer bunu yapma imkânına sahib değilsek, hiç olmadı sekizinci günü ile beraber, dokuzuncu günü oruçlu olmak lazımdır. Yine bu ayda noksanların tamamlanması için istiğfar, salevât-ı şerîfe, diğer duâlar ve tesbih namazına devamda hayır vardır.